Resim: peshkov

2016 Şubatı’nda yaşamımda yavaş yavaş büyüyen bir korkuyla burun buruna geldim. O ana birkaç ay kala, diğer insanların araba kullanma tarzlarıyla ilgili daha gergin ve bana ve aileme neler olabileceğine dair daha korkulu olmaya başladığımı fark etmiştim. Dünyada onca korkunç şey oluyordu ve bu olayların hayatımın yönünü değiştireceğinden korkuyordum. Gelecek hakkında korkularım vardı ve bunlar bana stres yaratıyordu. İşte o Şubat’ın sonunda Rab bana konuştu. Çalıştığım radyo istasyonu için bir konferansa katılıyordum. Orada katıldığım farklı etkinlikler ve dinlediğim farklı konuşmacılar aracılığıyla Tanrı, ya korkularımla yüzleşmem gerektiği ya da onların altında ezileceğim ve yenilgiye uğrayacağım bir yere gelmek üzere olduğumu söylüyordu. Tanrı beni, O’na güvenmediğim için günahımı itiraf etmeye, O’ndan af dilemeye ve kendimi yeniden O’nun ellerine bırakmaya çağrıyordu. İşte o anda bana Yeşu 1:9’dan şu ayeti verdi: 

Sana güçlü ve yürekli ol demedim mi? Korkma, yılma. Çünkü Tanrın RAB gideceğin her yerde seninle birlikte olacak. 

Tanrı bana iki şeyi hatırlatmak istedi: 1. Bizlere korkmamamızı buyurmuştu ve 2. nereye gidersek gidelim O bizimledir. Ne kadar da sık unutuyoruz bunu! Etrafımızdaki dünyaya bakıp korkmak çok kolay. İnsanın yüreğini ağzına getiren korkutucu haberlere bakmamıza bile gerek yok. Günlük yaşantılarımıza bakmak cesaretimizi yitirmemiz için yeterlidir. “Faturalarımızı zamanında ödeyebilecek miyiz?” “Ya hastalanırsak?” “Çocuklarım güvende mi?” “Oturduğum kentte bilinmeyen bir sebepten başka şeyler olacak mı?” “Ülkedeki kötü olaylardan dolayı tanıdığım biri ya da ben etkilenecek miyim?” Olaylar çokça belirsiz ve gergin olunca Tanrı’nın etkin olduğunu görmek zordur. Bu tür düşünceler öyle sallanan bir temel üzerinde duruyor hissetmemize neden olabilirler ki küçük bir şey bile bize çarpabilir ve ayağımızı yerden tamamen kaydırabilir. Bunlar, Tanrı bu zorluklara izin vermesi, çok iyi bildiğimiz şeyleri güçlendirmek için olabilir mi? 

Kutsal Kitap’ta korkuyla ya da daha ziyade korkmamamız gerektiğiyle ilgili birçok buyruk vardır. Size tam rakamı veremesem de, her insanın korkuyla mücadele ettiğini anlayacak kadar fazla bahsedildiğini biliyorum. İnsanların neden korkuyla böyle zorlu bir mücadelesi vardır ve bununla ne yapmalıyız?  

Nedenlerden birinin bahçedeki orijinal günahtan kaynaklandığına inanıyorum. Adem ve Havva bahçede günah işler işlemez bunu düzeltmeye çalıştılar. Çıplak olduklarını fark ettiklerinde kendileri için giyecek şeyler yaptılar. Tanrı bahçede yürümeye başladığında saklandılar. Tanrı nerede olduklarını sordu, “Adem, ‘Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım ve bu yüzden gizlendim’ dedi.” (Yaratılış 3:10). Korkuyu ilk orada deneyimlediklerine inanıyorum, çünkü kutsal ve doğru Tanrı’nın önünde ne kadar zayıf ve günahkâr olduklarını gördüler. Kutsal Kitap, Rab’den korkmaktan bahseder ve bu ne kadar da sağlıklı bir korkudur! Örnek vermek gerekirse: 

RAB korkusudur bilginin temeli. (Süleyman’ın Özdeyişleri 1:7a) 

RAB korkusunu anlar ve Tanrı’yı yakından tanırsın. (Süleyman’ın Özdeyişleri(Özd. 2:5) 

RAB korkusu ömrü uzatır, kötülerin yıllarıysa kısadır. (Süleyman’ın Özdeyişleri 10:27) 

RAB’den korkan tam güvenliktedir, RAB onun çocuklarına da sığınak olacaktır. RAB korkusu yaşam kaynağıdır, insanı ölüm tuzaklarından uzaklaştırır. (Süleyman’ın Özdeyişleri 14:26-27) 

Alçakgönüllülüğün ve RAB korkusunun ödülü, zenginlik, onur ve yaşamdır. (Süleyman’ın Özdeyişleri 22:4) 

RAB korkusu paktır, sonsuza dek kalır, RAB’bin ilkeleri gerçek, tamamen adildir. (Mezmur 19:9) 

Adem ve Havva’nın o gün bahçede anladığı gibi Tanrı’nın kim olduğunu gerçekten anlasak O’ndan korkarız. Çünkü O kutsaldır ve kendi halimizle O’nun önünde duramayız. “Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı’ (Romalılar 3:23). Bağışlanmış insanlar olarak, Tanrı’ya günahlılığımızı ve Kurtarıcımız olarak O’na olan ihtiyacımızı yeniden itiraf etmemiz gerektiğini hatırlamalıyız. Bu itiraf aracılığıyla arınacağımızın güvencesine dayanabiliriz: “Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Tanrı günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır” (1.Yuhanna 1:9). İsa’nın ardından gidenler olarak neden bunu yapmalıyız? Çünkü günahkâr olarak bu temel adımı unutuyoruz. Ve yine, bir kez daha başarısız olarak, bize neler olacağına dair korkmaya başlıyoruz. O’nun yargısından korkmamıza gerek olmadığını hatırlamalıyız ya da bize hatırlatılmalıdır. “Böylece Mesih İsa’ya ait olanlara artık hiçbir mahkumiyet yoktur. Çünkü yaşam veren Ruh’un yasası, Mesih İsa sayesinde beni günahın ve ölümün yasasından özgür kıldı” (Romalılar 8:1-2). Tanrı’nın kim olduğunu asla küçümsemeyin ve devamlı olarak kendi kendinize Müjde’yi tebliğ edin. Tanrı’nın günahkâr çocuklarıyla adil ama lütufkâr bir şekilde ilgilenmesinin mükemmel bir resmi Mezmur 103’te görülmektedir. 

Adem ile Havva’ya dönecek olursak, korkmalarının bir diğer nedeninin Tanrı’nın kim olduğuna dair diğer kilit sıfatların bazılarını unutmaları olduğuna inanıyorum: Merhametli, Bağışlayıcı, Yola Getiren Tanrı. Korkunun başlıca köklerinden biri Tanrı’yı olduğu gibi kudretli, güçlü, egemen Tanrı olarak göremememizden kaynaklanmaktadır. Bunun yerine sınırlı zihinlerimizde kısılmış kalırız ve Tanrı’nın yaşantımızda yapabileceklerini sınırlandırırız. Yaşamlarımıza ve görebildiğimiz dünyada gerçekleşen koşullar üzerine odaklanır ve bütün bunları yaratmış olana ve her şeyi avucunun içinde tutana bakmayı unuturuz. 

Bu yüzden tekrar sormak istiyorum: Tanrı bu güçlüklere, çok iyi bildiğimizi sandığımız şeyleri güçlendirmek için izin vermiş olabilir mi? Korku her zaman utanç temelli değildir. Çevremizdeki meşru tehditler de buna neden olabilir. Hayatlarımıza korkuya neden olan olaylar nüksettiğinde, bir kez daha Tanrı’ya odaklanmanın zamanıdır.  

İsrail’in yüce Tanrısı yalan söylemez, düşüncesini de değiştirmez. Çünkü O insan değil ki, düşüncesini değiştirsin. (1.Samuel 15:29) 

Ya RAB, sensin benim Tanrım, seni yüceltir, adını överim. Çünkü sen eskiden beri tasarladığın harikaları tam bir sadakatle gerçekleştirdin. (Yeşaya 25:1) 

RAB’be sonsuza dek güvenin, çünkü RAB, evet RAB sonsuza dek kalıcı kayadır. Yüksekte oturanı alçaltır, yüce kenti yıkar, yerle bir eder. O kent ayak altında, mazlumların ayakları, yoksulların adımları altında çiğnenecek. Doğru adamın yolu düzdür. Ey Dürüst Olan, doğru adamın yolunu sen düzlersin. (Yeşaya 26:4-7) 

İşte Egemen RAB gücüyle geliyor, kudretiyle egemenlik sürecek. Ücreti kendisiyle birlikte, ödülü önündedir. Sürüsünü çoban gibi güdecek, kollarına alacak kuzuları, bağrında taşıyacak; usul usul yol gösterecek emziklilere. Kim denizleri avucuyla, gökleri karışıyla ölçebildi? Yerin toprağını ölçeğe sığdıran, dağları kantarla, tepeleri teraziyle tartabilen var mı? RAB’bin düşüncesine kim akıl erdirebildi? O’na öğüt verip öğretebilen var mı? Akıl almak, adalet yolunu öğrenmek için RAB kime danıştı ki? O’na bilgi veren, anlayış yolunu bildiren var mı? RAB için uluslar kovada bir damla su, terazideki toz zerreciği gibidir. Adaları ince toz gibi tartar. (Yeşaya 40:10-15) 

Sizleri kurtaran İsrail’in Kutsalı RAB diyor ki, “Yararlı olanı size öğreten, gitmeniz gereken yolda sizi yürüten Tanrınız RAB benim”. (Yeşaya 48:17) 

Yükünü RAB’be bırak, O sana destek olur. Asla izin vermez doğru insanın sarılmasına. (Mezmur 55:22) 

Tanrı’nın sıfatlarının hepsini burada sıralamak mümkün değildir. Size O’nun sadakatinden, ayaklarımızın altında sağlam bir kaya olduğundan, bizi kanatlarının altında koruduğundan bahsetmeye devam edebilirdim. Size kudretinden, gücünden, görkeminden bahsedebilirdim. İşte bu nedenle bize Sözü’nü verdi. Gün be gün Söz’ünde olmalıyız, öyle ki kim olduğunu ve bu yardımın yaşamlarımızda ve etrafımızda olan her şeyle yüzleşmemize nasıl yardım ettiğini hatırlayabilelim.  

Sorun şu ki, mevcut haber başlıklarından ve etrafımızdaki insanlardan işittiklerimizle öyle meşgul oluruz ki dünyasal şeylere geri sürükleniriz ve bütün bunların çok üzerinde olana odaklanmayı unuturuz. Süleyman’ın Özdeyişleri 29:25 diyor ki “İnsandan korkmak tuzaktır, ama RAB’be güvenen güvenlikte olur.” İnsanlardan korkma veya size neler yapabilecekleriyle ilgili kaygılarda boğulma tuzağına düşmeyin. 

Sana güvenirim korktuğum zaman. Tanrı’ya, sözünü övdüğüm Tanrı’ya güvenirim ben, korkmam. İnsan bana ne yapabilir? (Mezmur 56:3-4) 

Bu, Davut’un inançlı dolu haykırışıydı. Gerçek bir tehdidin ortasındaydı. Saul’dan kaçıyordu ve korunmak için Gat kralı Akiş’in yanına gitmişti. Ancak eğer kral kendisinin gerçekten kim olduğunu öğrenseydi, yardım almak yerine kendisini çok tehlikeli bir durumun içinde bulurdu. Bu nedenle, korkuyla kendisini içine düşürdüğü durumun içinden çıkmak için deli biri gibi davrandı ve Adullam’ın mağarasına kaçtı (bkz. 1.Samuel 21:10-15). İşte bu süre zarfında kendisine Tanrı’ya olan bağımlılığını anımsatmak için Mezmur 56’yı besteledi. Davut bir daha asla hiçbir şeyden korkmadı demeyeceğiz, ancak korkusunun ortasında yardım için Tanrı’ya haykırdı ve imanla Tanrı ile ilgili bildiği hakikatı beyan etti. Davut’un kendisini kurtaran Tanrı’ya ettiği şükran duasına bir örnek için Mezmur 118’e bakabilirsiniz. 

Matta 10’da, İsa Müjde’yi duyurmaları için on ikileri sağa sola gönderirken onlara birçok talimat verdi. Bunlardan biri, insanların onlara yapabileceklerinden korkmamalarıydı. Onlara gidecekleri yerde tehlikeli ve sıkıntılı zamanların olacağından bahsetti. Hatta denenmelerle veya ölümle karşı karşıya da gelebilirlerdi. Ama onlara insanlardan korkmamalarını, bunun yerine onları serçelerden çok daha fazla kayırmış olan Tanrı’ya güvenmelerini söyledi. İşin aslı şu ki, Tanrı onlarla ilgili her şeyi biliyor ve onları önemsiyordu. Onlara Tanrı’nın sözünün güvenilir olduğunu söyledi. 

Yaşamlarımızda, asla korku yaşamadığımız bir konuma varamayabiliriz. Ah, keşke varabilseydik! Fakat Tanrı, yolumuza çıkan her korkunun üstesinden gelecek şekilde yaşamak için bize güç ve yeti verir. Bize dua gücü verir. Kutsal Kitap bizlere, Tanrı’nın doğruların dualarını işittiğini söyler. Korku yolumuza çıktığında, Tanrı’nın durumu ele almak ve yaşamlarımızda O’na ihtiyaç duyduğumuzu itiraf etmek için zayıflığımızı ve yetersizliğimizi kabul ederek O’na gelmemizi istediğine inanıyorum. Daha sonra O’na güvenmemizi ve kim olduğunu hatırlamamızı istemektedir. 

Bu nedenle, kendinizi sizi aşan ve korkunun sizi yendiği bir durum içinde bulduğunuzda, Pavlus’un Filipililer 4:6-9’da bize söylediği adımları izleyin. Kaygılanmayın. Her şeyi duayla Tanrı’ya götürün. Tanrı’yı övün ve O’na O olduğu için tapının. Tanrı’nın esenliğinin, Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi korumasına izin verin. Sonrasında gerçeği düşünün. Tüm bunları tamamladığınızda, size esenlik veren Tanrı’nın sizinle olduğunu göreceksiniz ve tüm bu şeylerin üstesinden gelmek için ihtiyaç duyduğunuz güce sahip olacaksınız. 

Bunun uygulaması nasıl görünür? Son zamanlarda birçok şey oldu, bunlar beni etkileyecek mi merak ediyorum. Beni de mi aynı son bekliyor? Eğer öyle olursa çocuklarıma kim bakacak? İlk adım, korktuğunuz şeyi kabul etmek olur.  

Nasıl bir korkuyla karşı karşıya olduğunuzu bildiğinizde, dua edin. Rab, ben zayıfım ve kaygılanmaya ve bunlara takılı kalmaya meyilliyim. Lütfen sana ve planlarına güvenmediğim için beni bağışla. Senin kudretli, egemen Tanrı olduğunu kolaylıkla unutuyorum. Sana korkularımı teslim ediyorum ve sana güvenmem için senden yardım istiyorum. Bu son olaylar içindeyken imanımı çoğalt ne olur!  

Daha sonra Tanrı’ya bahsettiğimiz bu konulardan dikkatimizi tapınmaya ve övgüye çevirmeliyiz. Tanrım, sen Tanrısın ve asla değişmezsin. Zamanın öncesinden uygulamaya koyduğun tasarılar bugün hâlâ kendini göstermektedir. Olan her şeyi görüyorsun ve sonuçlarını biliyorsun. Yeryüzüne uzanır, istediklerini kurtarır ve bu zor zamanlardan geçmesi gerekenlere sebat verirsin. Sen güvenilirsin. Sen her şeyi benim hayal edebileceğimden daha mükemmel şekilde işleyebilirsin. 

Genellikle korktuğumuzda ve o anda olanlara odaklandığımızda, şükretmemiz gereken şeyleri düşünmek imkânsız gibi görünür. Ancak her şeyi Tanrı’ya teslim ettiğimizde ve O’nu övdüğümüzde, olumlu yanları görmemiz için gözlerimiz açılır.  

Sonrasında dördüncü adım şükretmek olur. Ben ve ailem güvende olduğu için şükrediyorum. Sana hizmet etmeye devam edebildiğim için şükrediyorum. Beni teşvik eden, beni Gerçek’le yüzleştiren ve benim için dua eden etrafımdaki iyi arkadaşlar için şükrediyorum. Durumlar ne kadar kötüye gitse de, her zaman şükredecek bir şey vardır.  

Bundan sonra sonuçla ilgili Tanrı’ya yakarırız. Rab, etrafta olup biten her şeyi görüyorsun. Lütfen sadakatini göster. Yöneticilerin yüreklerini yumuşat, onlara ülke için iyi seçimler yapmaları adına hikmet ver. Lütfen masum olanları savunmak için adım at. Buradaki kiliseni güçlendir ve sözün çoklarına ulaşsın ve çoklarını sana getirsin. 

Esenlik. Genel olarak, bu adımlar bizi esenliğe yönlendirecektir. Ama henüz o noktada değilseniz, Tanrı’dan yüreğinizi ve düşüncenizi korumak için gerekli olan esenliği sağlamasını isteyin. Pavlus’un Filipililer 4’te söylediği son adım, gerçeği düşünmekti. Gerçek, onurlu, adil, pak, sevimli, buyruklara uygun veya övgüye dair şeylerle yaşamamızı söyler (Filipililer 4:8). Korkularımızı Rab’be vermezsek, bu esenliği bulmak zor olabilir. Bu son adımı atabilmemiz için bizim mevcut koşulların altından kalkmamızı sağlayan O’dur. 

Son olarak bir uyarıda bulunayım: Bu adımlar büyülü bir şekilde her durumu telafi etmeyebilir. Bunları kendimizi doğru yöne yöneltmenin bir yöntemi olarak görmeliyiz. Tek korkuyla sayısız kere boğuşmanız gerekebilir. Belki bu korkuyu yenmek için bir başkasının yardımı gerekebilir. Nasıl yaparsanız yapın, Tanrı’ya müsaade ederseniz, O’nun bize yaşamlarımızda korkunun üstesinden gelebilmek için esenlik ve güç vereceğini hatırlayın.  

 S. W.


https://www.e-manetdergi.org