Resim: bong hyunjung
“Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek kaygılanmayın. Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz öncelikle O’nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir… O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter.” — Matta 6:31–34
Eğer fuara gittiyseniz, köstebek oyununu görmüşsünüzdür. Göreviniz tahtadaki deliklerden rastgele çıkan oyuncak köstebeklere plastik bir tokmakla vurmaktır. Ama siz daha birine vurmadan öbürü çıkar ve ne kadar çok oynarsanız, oyun o kadar zorlaşır (İyi ki öfkenizi çıkarmak için size verdikleri tokmak plastiktir!)
Bazen yaşam bir köstebek oyununu andırır. Yaşamın sorunları üzerinde kontrolümüz olmasına yoğun bir istek duyarız. Ama tokmakla bir soruna vururken (borç, hastalık, çekişme vb.), başka biri çıkar. Geride kalırsak, yaşamın sorunları bizi ezebilir ve endişe içinde bırakır. Kontrolde olmadığımızı fark ederiz. Sonraki sorunun ne zaman ortaya çıkacağını, nereden geleceğini ve onunla yüzleşebilecek halimiz olup olmadığını bilmeyiz.
Geleceğe baktığınız zaman, kaygı dolu “ya olursa” fısıltılarını yüreğinizde duyuyor musunuz? Ya işe giremezseniz? Ya sizi bırakırlarsa? Ya onları hayal kırıklığına uğratırsanız? Ya … ? Yaşamınızdaki bunca kaygı sebeplerine İsa, “Çocuğum, kaygılanma” diyerek karşılık veriyor (bkz. Matta 6:32). Kaygılanma mı?! Nasıl? Yüzleştiğim ve hiçbir şekilde kontrol edemediğim bu belirsizlikleri görmüyor mu? Görüyor. Ve dostum, İsa’nın söylemek istediği şey tam da budur! İhtiyaçlarınız söz konusu olduğunda (yiyecek, içecek, giyecek vb.) “Göksel Babanız bütün bunlara gereksiniminiz olduğunu bilir” (Matta 6:32).
İnsan korkusuyla savaşımıza gelince, Tanrı’nın çözümü insanların bizi mutlaka beğenmelerini sağlayacak kişisel ilişkiler danışmanımız olmak değildir. Bunun yerine, O bizimle birlikte olmayı vaat eder. Her şeye hâkim olan (bkz. Mezmur 115:3), bütün kaynakları elinde tutan (bkz. Mezmur 24:1) ve bizi seven (bkz. Romalılar 5:8) o Tanrı bizimle birliktedir. Tanrı’yı tanımak ve bizim yakınımızda olduğunu bilmek, bizi “ya olursa” korkularından özgür kılarak “olsa da” özgürlüğünde yaşamamızı sağlar. Kral Davut’un Mezmurlar 23:4’te söylediği gibi, “Karanlık ölüm vadisinden geçsem bile, kötülükten korkmam. Çünkü sen benimlesin. Çomağın, değneğin güven verir bana.”
Gözlerinizi yaşamın kaygılarına çevirdiğiniz her ana karşılık kaç kez Kutsal Yazılar’da açıklanan Tanrı’ya çeviriyorsunuz?