RAB’be ve O’nun gücüne bakın, durmadan O’nun yüzünü arayın!
Bugünkü okuma parçamızdaki adamlar birçok bakımdan bilgeydi. Tanrı onlarla kurtuluşları hakkında konuşuyordu ve onlar da O’nu dinliyorlardı. Bu insanlar bu dünyanın zenginliklerine bol bol sahiptiler ama yüreklerinde bir boşluk var olmalıydı. O boşluğu sadece Tanrı doldurabilir.
Bilge adamlar Tanrı Sözü’nü biliyorlardı. Kutsal Kitap’taki bütün peygamberlikleri iyice biliyorlardı. Bir erkek bebeğin doğacağını ve O’nun Yahudiler’in Kralı olacağını biliyorlardı.
Tanrı onlara gökte beliren yıldızı izlemelerini söylediğinde hemen yola koyuldular. Kaç kişi seyahat ettiklerini bilmiyoruz ama akıllarında sadece bir tek şey vardı: Bebek İsa’yı bulup O’na tapınmak. İsa’ya vermek için bulabilecekleri en pahalı hediyeleri getirmişlerdi.
Develer ve bilge adamların dağları tepeleri, çölleri geçip gelişini neredeyse gözlerimin önüne getirebiliyorum. Kimse ne kadar uzaktan geldiklerini ve ne kadar zamandır yolda olduklarını bilmez. Bu adamlar Kurtarıcıları’nı arıyorlardı.
Biz Rab’bi aramak için ne kadar çaba gösteriyoruz?
Bilge bir adam kendini başkalarından daha akıllı ve bilge saymaz.