Resim: petradr
Artık sizin için uykudan uyanma saati gelmiştir.
Zaman, sonsuz geçmişle sonsuz gelecek arasındaki ölçülen dönemdir. Zaman her birimiz için doğumla ölüm arasındaki dönemdir. Zaman, Tanrı’dan günahlı insanlığa bir armağandır. Zaman içinde Tanrı’nın insanlara verdiği en büyük armağan olan kurtuluş planını kabul etmeyi seçebiliriz.
Zamanı geri getiremeyiz. Geçmiş geçmiştir. Gençlik yeniden yaşanamaz, sadece hatırlanabilir. Her birimize belirli bir zaman verilmiştir. “Günlerim dokumacının mekiğinden hızlı, umutsuz tükenmekte” (Eyüp 7:6). “Yaşamınız nedir ki? Kısa süre görünen, sonra yitip giden buğu gibisiniz” (Yakup 4:14). “Bu yüzden günlerimizi saymayı bize öğret ki, bilgelik kazanalım” (Mezmur 90:12).
Rab’bin bize tahsis etmiş olduğu zamandan sorumluyuz. Efesliler 5:16 ve Koloseliler 4:5 bize, “Fırsatı değerlendirin” der. Bu da, onu satın almak ya da iyi kullanmak anlamına gelir. Hayatımızın değerini yaşadığımız yılların sayısı değil, yaşarken yaptıklarımız belirler.
365 günlük bir yıl, 8,760 saattir. Zamanımızı şöyle geçirmiş olabiliriz: Pazar günleri 1,272 saat tapınma, paydaşlık ve dinlenme; eğer gecede ortalama yedi saat uyumuşsak 2,184 saat uyku; eğer günde bir buçuk saati yemeğe ayırmışsak 468 saat yemek; günde on saat çalıştıysak 3,120 saat çalışmak; hafta içi toplantıları için 156 saat. Geriye hâlâ 1,560 saat kalıyor.
Bu 1,560 saatte ne yaptık?
Zaman, Tanrı’nın size vermiş olduğu sonsuzluğun küçük bir parçasıdır.