Resim: David Clode

Kendisi kimini elçi, kimini peygamber, kimini müjdeci, kimini önderve öğretmen atadı. Öyle ki, kutsallar hizmet görevini yapmak ve Mesih’in bedenini geliştirmek üzere donatılsın.  —Efesliler 4:11-12

Ölümden dirilmiş Mesih; Kilisesine gelişmesi ve büyümesi için armağanlar verdi. Bu armağanlar oldukça ilginçtir. Bu ayetlerde sözü geçen armağanlar ya da daha doğrusu armağanları alan kişiler, Tanrı Sözü hizmetinde bulunuyor. Elçiler, peygamberler, müjdeciler ile çobanlar ve öğretmenlerin hepsi Söz’ün hizmetini, Kilisede başlıca görevi yapmaktadır. Her görevli farklı bir alanda ama her biri Söz’de hizmet verir. Kilisenin ve Kilisedeki her kişinin gelişmesini güvence altına almak için dirilen Mesih Kendi Sözü’nün hizmetini vermiştir. Kutsal Yazılar’daki başka bölümler Kilisede farklı amaçlar ve çeşitli kişiler tarafından kullanılmak üzere başka armağanlardan bahseder. Ama bedenin her üyesinin gelişmesini sağlayan araç, Tanrı Sözü’nün hizmetidir. Dirilen Mesih Kendi halkını olgunlaştırmak ve Kilisesini kurmak için Kendi Sözü’nü kullanır. Mesih ile aynı fikir miyiz?

Mesih’in Kendi Sözü’ndeki hizmetinin ilk amacı; kutsallarını, yani imanlılarını donatmaktır. “Donatmak” kelimesi bize birkaç şeye ihtiyacımız olduğunu anlatır. Öncelikle Mesih’in yolunu takip etmek için hazırlanmamız gerekir. Tanrı Sözü’ndeki bilgiye ihtiyacımız vardır. Ayrıca Mesih ile beraber kişisel ilişkimizden gelen eğitime de ihtiyacımız vardır. Bu ilişki O’nun Sözü ile sağlanır. İsa’nın zamanında birkaç kişi bir öğretmeni takip etti. Bu öğrenciler öğretmeniyle yaşadı ve her gün öğretmeniyle özel görüşmeler yaparak öğreniyordu. Bu yol ile öğrenci öğretmenin öğrettiği gibi yaşamaya hazırlanıyordu. Bu öğrencinin nasıl düşünüp olayları nasıl karşılayacağını öğrenmeye ihtiyacı vardı. Bu yeni alışkanlıkları öğretmeniyle yakın bir şekilde yaşayarak öğrendi.

Bu “donatmak” sözü ayrıca parçalanmış ya da kırılmışları tamir etmek anlamını da gelir. Balıkçılar ağlarını sık sık tamir etmek zorunda kaldılar. Kullanımla ağlarda delikler oluyordu ya da taşlardan parçalanırdı. Balıkları çekerken bile aşınıyorlardı. Eğer ağlar uzun süre kullanılmazsa bakım yapmak gerekir. Balıkçılar yırtık ve kopukları tamir etmek zorundaydılar. Bizim de tamire ihtiyacımız var. Gün be gün yaşadıkça günah toplamaya başlıyoruz ve temizlenmeye ihtiyaç duyuyoruz; eğri yollarda yürüyoruz ve doğrulmaya ihtiyaç duyuyoruz; tembelleşiyoruz, yavaşlıyoruz ve Haçı tekrar sırtlanıp Mesih’i takip etmek için cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyuyoruz. Başkalarıyla olan ilişkilerimizde de bölünmeler oluyor ve tamire ihtiyaç duyuluyor. Bütün bunların hepsi Tanrı Sözü’nün hizmeti altında yapılmaktadır. Hizmet bize günahlarımızı ve hatalarımızı nasıl düzelteceğimizi gösterir.

Ayrıca biz Söz’ün hizmetiyle donatılmış olarak da tamamlanırız. Tanrı hakkındaki bilgimiz zayıf; inancımız da zayıf; Mesih’e az benziyoruz; kardeşlerimizi az seviyoruz. Bunlar sadece Tanrı Sözü’nün hizmeti aracılığıyla güçlendirilip tamamlanır. Tanrı Sözü Tanrı bilgimin temeli, inancımın zemini, Mesih’i gördüğüm ve ona benzemeye başladığım ayna ve kardeşlerimi sevmemde rehber ve kuvvet olmaktadır. Eğer Rab Kendi Sözü’nün hizmetini böyle düşünürse, bizim de aynı önceliği vermemiz gerekmez mi? Kiliselerin de öncelik vermesi gerekmez mi?

Bedeni oluşturuyor muyuz?