Resim: Carolien van Oijen
Kutsal Kitap’tan Okunacak Bölüm: Mezmur 139:1–18
O da kendi koyunlarını adlarıyla çağırır ve onları dışarı götürür. — Yuhanna 10:3
Kendi ismimizi duymak genelde kulağımıza hoş gelir. İnsanlar bize ismimizle hitap ettikleri zaman, bu bize onların bizi tanıdığını ve bireyler olarak kabul ettiklerini bildirir.
Küçük bir süt işletmesinde bir çiftçiyim. İneklerimizin her birinin bir ismi ve numarası var. Her biri hakkında ayrı ayrı kayıtlarımız var. Her ineğin alışkanlıklarını, huylarını ve verim kapasitesini biliyorum. Tavuk çiftçiliği yapan birisi ise tavuklarını grup olarak tanır. Tavukların bireysel kimlikleri yoktur.
Her şeyi bilen Tanrımız da her insanı bir birey olarak tanır. O’nun kayıt defterleri, yeryüzünü dolduran milyarlarca insanın her birinin tüm yaşamını içerecek kadar büyüktür. Bu insanların her biri kendi ruhundan sorumludur ve bir birey olarak yargılanmak üzere Tanrı’nın önüne çıkacaktır.
İsa, yeryüzündeki hizmeti sırasında bireylere zaman ayırmıştı. Natanyel adlı bir öğrenci, İsa’nın Kendisini fark etmesine ve hayatı hakkında bilgi sahibi olmasına hayret etmişti. Kendisini her taraftan sıkıştıran kalabalığın içinde Rab’bi bir an olsun görmek için bir ağaca çıkan Zakkay’ın, İsa ona bakıp, ismiyle hitap edip evini ziyarete gelmeyi planladığını söylediğinde ne kadar şaşırdığını bir düşünün. Saul’a da, Şam yolundaki yaşam değiştiren deneyiminde ismiyle hitap edilmişti.
Bunlar ve daha başka birçok örnek, Kurtarıcımız’ın bireyler olarak ihtiyaçlarımızı bildiğini ve bunlarla ilgilendiğini bize gösterir. Birçok bakımdan bir topluluk (kilise) olarak işlev gördüğümüz doğru olduğu halde, Rab’le ilişkimiz de gayet kişisel bir deneyimdir. Sevgi dolu Babamız’la yakın bir ilişki geliştirelim.
Tanrı bizi, bizim kendimizi tanıdığımızdan daha iyi tanır.