Resim: frank mckenna

Başkâhin O’na yeniden, “Yüce Olan’ın Oğlu Mesih sen misin?” diye sordu. İsa, “Benim” dedi. “Ve sizler, İnsanoğlu’nun Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz.”… Petrus aşağıda, avludayken, başkâhinin hizmetçi kızlarından biri geldi. Isınmakta olan Petrus’u görünce onu dikkatle süzüp, “Sen de Nasıralı İsa’yla birlikteydin” dedi. Petrus ise bunu inkâr ederek, “Senin neden söz ettiğini bilmiyorum, anlamıyorum” dedi ve dışarıya, dış kapının önüne çıktı. Bu arada horoz öttü.Markos 14:61-62; 66-68

Markos 14, İsa’yı çarmıha götürecek olan Yüksek Kurul duruşmasının kaydını içerir ama Markos, İsa’nın cesur duruşuyla Petrus’un korkaklığını karşılaştıracak şekilde öyküyü düzenler. Başkâhinin sorusu, İsa için bir çıkış rampasıdır (bkz. 61. ayet). Eğer İsa gerçeği inkâr etseydi, çarmıhın acılarını atlayıp serbest kalabilirdi. Ancak korkuya teslim olmak yerine gerçeğe tanıklık etti: O Tanrı’nın Oğlu’dur. Petrus’a sıra geldiğindeyse, Petrus korkunun altında ezildi ve Tanrı’nın Oğlu’nu tanıdığını inkâr etti.

Petrus’un düştüğü noktada İsa neden başarılı oldu? Petrus pes etti çünkü geleceği gözden kaçırıp şimdiki zamana odaklandı. İnsanların kendisi hakkında neler düşündüğünden endişe ederek dünyada inşa ettiği egemenliğin yıkılacağından korktu. Şöhretini, sahip olduklarını, ailesini ya da hayatını yitirebilirdi. İnsan korkumuz bizi ayartıya karşı savunmasız kılar. Petrus’a diz çöktüren, silahlarını doğrultmuş tehdit edici bir savaş ağası değildi. Petrus küçük bir hizmetçi kızdan korkup sindi (bkz. Markos 14:66). Üç kez sorgulandı ve üç kez İsa’yı inkâr etti. Ne vahim! İsa, Petrus’un kurtuluşu için Tanrı’nın Oğlu olduğuna tanıklık ediyor ama Petrus İsa’yı tanıdığını inkâr ediyor.

Buna karşılık, İsa’nın 62. ayette verdiği yanıta dikkat edin: “Ve sizler, İnsanoğlu’nun Kudretli Olan’ın sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz.” İnsanoğlu unvanı Daniel 7:13-14’ten gelir. Tanrı’nın yeryüzünü yargılamak ve her yanlışı düzeltmek için tekrar geleceği güne işaret eder. İsa’nın güveni, gelecekteki bir umuda dayalıydı. Bir gün İnsanoğlu’nun tahtta oturduğunu görecekler (bkz. Mezmur 110:1). Evet, şimdi Yüksek Kurul’un huzurunda yargılanmaktadır ama yakında İnsanoğlu yücelik içinde döndüğü zaman, Yüksek Kurul O’nun huzurunda yargılanacaktır. İsa ayartıya teslim olmadı çünkü Tanrı’nın gelecekle ilgili vaadini biliyordu ve bunun teminatı olan umudun ışığında yaşıyordu. Bazen ihtiyacımız olan şey, şu anki ezici koşullarımızdan bir adım geride durmak ve Tanrı’nın çocuklarına sağlamayı teminat altına aldığı büyük resmi hatırlamaktır.


Hayatınızdaki koşullar, Tanrı’nın vaat ettiği geleceği görmenizi engelleyecek kadar baskın mı?