İnsan koynuna ateş alır da, giysisi yanmaz mı? —Süleyman’ın Özdeyişleri 6:27
Şimşon’un öyküsü her zaman ilgimi çekmiştir. Şimşon görünüşte geçmişteki hatalarından bir ders almamıştı. (Hakimler 14’deki bilmeceyi hatırlıyor musunuz?) Hayatta istediği şeylerin peşinden giderken insanların kendisini tekrar tekrar aldatmasına ve kendisiyle alay etmesine izin vermişti.
Günümüzde de insanların başına aynı şeylerin geldiğini görüyoruz. Biz de Şimşon gibi etten kemikten yapıldık. Eğer tetikte olmaz ve Tanrı’ya yakın kalmazsak aldanırız. Şimşon’dan daha kuvvetli değiliz.
Eski Antlaşma zamanlarında olup bitenlere karşın, Tanrı’nın Şimşon’u kullanışı beni hâlâ hayrete düşürür. Tanrı, Şimşon’un kendini soktuğu durumları, Filistliler üzerine yargı indirmekte kullanmıştı (bkz. Hakimler 4:4). Tanrı’nın yolları bizim yollarımızdan çok daha yüksektir. Tanrı’nın isteği çoğunlukla (ya da belki de her zaman demeliyiz) bize rağmen yerine gelir.
Şimşon’un önüne çıkan tuzaklardan biz nasıl korunabiliriz? 1) Dua edip ve Kutsal Kitap’ı okumayla Tanrı’ya yakın kalarak. 2) Tanrı yolunda dostlar seçerek. 3) Ayartılmalardan uzak durarak. 4) İblis’e karşı koyarak.
Hayattaki kararlarımızı Tanrı’ya ve Sözü’ne danışmadan verdiğimizde genelde yanlış seçimler yaparız. Yanlış seçimler başımıza birçok dert ve üzüntü açar. Kötü arkadaşlar seçtiklerinden ötürü aldanıp mahva sürüklenen kişileri görmek çok üzücüdür.
Ayartılmadan kaçmamızı engelleyen nedir? Ben bunun, bunu kendi kuvvetimizle yapabileceğimizi düşünmemiz olduğuna inanıyorum. İblis’e karşı koymak, genelde sadece onun önerilerine “hayır” demektir.
Simşon aldatılmasına izin verdiğinde, gözlerini, özgürlüğünü ve hatta bir süreliğine Rab’bin Ruhu’nu kaybetti. Tanrı, Şimşon’un hayatından ders almamıza yardım etsin.
İnsan ne ekerse onu biçer. —Galatyalılar 6:7