Resim:  Andre Hunter

Kutsal Kitap’tan Okunacak Bölüm: Matta 5:38–48; Romalılar 12:17–21

Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin.  —Luka 6:28

Günümüzde kendini savunmaya yönelik olan bir toplumda yaşıyoruz. Bizler, dünyaya izlemeleri için ne tür bir örnek bırakıyoruz?

Şiddete şiddetle karşı koymamanın Müjde’ye göre yaşayan inanlılar topluluğunun ölçütü olduğu daha önce söylenmiştir.

Şiddete şiddetle karşı koymamayı düşündüğümüzde çoğu kez bedensel savaştan uzak durmayı düşünürüz. Ama ya dilimiz? Bize haksızlık ya da iftira edildiğinde kendimizi savunmak için bazı ağır sözlerle karşı saldırıya geçmemiz çok kolaydır.

Yakup mektubunda bize, “Çünkü hepimiz çok hata yaparız. Sözleriyle hata yapmayan kimse, bütün bedenini de dizginleyebilen yetkin bir kişidir” (Yakup 3:2) der.

Hepimiz benliğe dayalı bir doğayla doğduk ve kendi kendimize dilimizi kontrol altına almakta başarılı değiliz. Barış Önderi olan İsa’nın hayatımızı bütünüyle kontrol altına almasına izin vermeliyiz. O bize sadece dilimizi kontrol altında tutma gücünü vermekle kalmaz, bize haksızlık edenleri sevmemize de yardımcı olur. Şiddete şiddetle karşı koymama konusunda kusursuz örneğimizdir. Ele verildiği zaman Kendisini kurtarmaları için on iki bin melek çağırabilirdi ama hiçbir şekilde karşı koymamıştı.

Mesih bizim için böylesine yoğun bir şekilde acı çekmeye dayandıysa, biz de O’nun uğruna sabırlı bir şekilde acı çekmeye razı olmalıyız.


Doğanın ilk kanunu kendini savunmak, lütfun ilk kanunu ise kendini inkâr etmektir.