Resim: Muzammil Soorma

İsa da onlara, “Size bir soru soracağım” dedi. “Bana yanıt verin, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim. Yahya’nın vaftiz etme yetkisi Tanrı’dan mıydı, insanlardan mı? Yanıt verin bana.” Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: “‘Tanrı’dan’ dersek, ‘Öyleyse ona niçin inanmadınız?’ diyecek. Yok eğer ‘İnsanlardan’ dersek…” Halkın tepkisinden korkuyorlardı. Çünkü herkes Yahya’yı gerçekten peygamber sayıyordu. İsa’ya, “Bilmiyoruz” diye yanıt verdiler. İsa da onlara, “Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim” dedi. Markos 11:29–33

Yükseklik korkusu her zaman rakımla ilgili değildir. Tim Keller’ın açıkladığı gibi, “Bir kişi ne kadar yükseğe çıkarsa, korkunç bir düşüş olasılığı da o denli artar çünkü şimdi kaybedecek çok şey vardır. Bernard Madoff, 65 milyar dolarlık saadet zinciri kurduğu için 150 yıl hapis cezasına mahkûm edildiği zaman, herkesin önünde gururunu suçlu buldu. Geçmişte, bir yıl süresince önemli kayıpları rapor edebilirdi ama ‘bir para yöneticisi olarak başarısızlıklarını kabul edemedi.’ Böyle bir kabullenmenin getireceği güç ve itibar kaybına razı olamadı. Zayıflıklarını saadet zinciri aracılığıyla saklamaya başladıktan sonra ‘zincir büyürken kendi muhakemesindeki hatayı kabul edemedi.’

İsa, Markos 11’de tapınağa girdiği sırada, burada da benzer bir güç mücadelesi olduğunu görüyoruz. Yetkinin kendilerinde olduğunu düşünen kişiler (başkâhinler, Kutsal Yazı uzmanları ve ihtiyarlar) bir gün önce İsa’nın tapınaktaki eylemlerinden ötürü tehdit altında kaldılar. O’nun yetkisini sorgularken esasen şöyle soruyorlardı: “İsa, sen kendini kim sanıyorsun? Bizim yetkili olduğumuzu bilmiyor musun?”

Buna karşılık, İsa bir soru sorar: “Yahya’nın vaftiz etme yetkisi Tanrı’dan mıydı, insanlardan mı?” İsa, Yahya tarafından vaftiz edildiği zaman gökler açılmış ve Baba Tanrı, İsa’nın Oğlu olduğunu söylemişti (bkz. Markos 1:9-11). İsa’nın vaftizi, O’nun ilahi yetkisini resmi olarak ortaya koyan bir neon tabelasıydı. Eğer tapınak önderleri, sorularının cevaplanmasını isteselerdi, Yahya’nın hizmetini yeniden düşünmek durumundaydılar Ancak “halkın tepkisinden korkuyorlardı” (32. ayet). İsa’nın sorusu, onların yüreklerini ifşa etti. İsa’nın kendilerine ait onur payesini alacağından ve kalabalıkların hürmetini yitireceklerinden korkuyorlardı.

Ne kadar yazık! Eğer dürüst bir diyaloğa razı olsalardı, İsa’nın kim olduğunu öğrenebilirlerdi. Ama razı değillerdi. Asıl ilgilendikleri konu, gerçeği öğrenmekten çok, (kendilerinin değer verdiği şeyler için tehdit oluşturan) İsa’dan nasıl kurtulabilecekleriydi. İsa kendisini dinlemeyi reddedenlerle konuşmayı reddeder.


Düşme korkusu (güç, itibar ya da insanların hürmetini yitirmek) karar almanızı nasıl etkiliyor? Bu kararlarda Tanrı’ya güvenmek nasıl olur?