Mesih’in sözü bütün zenginliğiyle içinizde yaşasın. —Koloseliler 3:16
Tanrı Sözü’nün bir insanın hayatı üzerindeki etkisi bizim birçok kereler farkına vardığımızdan çok daha büyüktür.
Oturduğumuz yerdeki bir adam Hristiyanlar hakkında sık sık alaycı ve küçümseyen sözler söylüyordu. Kiliseye pek gitmezdi çünkü çoğumuzun ikiyüzlü olduğunu düşünüyordu. Ancak bir Pazar sabahı, Pazar okulu öğretmenliği yaparken onun arka sırada oturmuş dikkatle dinlemekte olduğunu fark ettim. Konuşmaya devam ederken, gözlerinin duygu dolu gözyaşlarıyla dolduğunu gördüm.
Daha sonra hafta içinde karşılaştık ve çok geçmeden dinden söz etmeye başladık. Bana, “Bak, Roger, insanların söyleyecek çok şeyi var ve biz sonunda bir insanı izliyoruz. Ama geçen Pazar sen konuşurken…” gözleri yine doldu ve duygu dolu bir şekilde konuşmaya başladı: “Sen bize Kutsal Kitap’tan okuyordun. Söylediklerin direkt olarak Tanrı Sözü’nden geldi. Kutsal Kitap’ın söylediklerini duymamız gerekiyor” dedi.
Tanrı o zamandan beri, bu olayı bana hatırlatmakta kullandı. Sabah ibadetimizi yaparken esinimiz için ana kaynak olarak neyi kullanıyoruz? Bir ilahi kitabı, öykü kitabı, okuma kitabını mı yoksa Tanrı Sözü’nün kendisini mü? “Gözümün feri sönüyor söz verdiklerini beklemekten,” (Mezmur 119:82). “Ne kadar severim yasanı! Bütün gün düşünürüm onun üzerinde” (Mezmur 119:97). Kilise toplantılarımızda en çok ne duyuyoruz? Büyük bir yazar, filozof ya da yorumcunun sözlerini mi, yoksa Tanrı Sözü’nü mü?
“Ben de sözümü ağzınıza ateş, bu halkı da odun edeceğim; ateş onları yakıp yok edecek” (Yeremya 5:14).
Ben bugün Tanrı ve Sözü’nün bana yaşam yolunu göstermesini istiyorum çünkü O’nun huzurunda bol sevinç vardır ve sağ elinden mutluluk eksilmez.
Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır. —Mezmur 119:105