Resim: Kleopatra Kapısı, Tarsus
Hristiyanlığın Anadolu’daki ilk öncülerinden biriydi Pavlus. İlk Mesih inananları, İsa’nın öğretisini Yeruşalim’de, bütün Yahudiye’de ve Samiriye’de yaymak için yollara düştüler. Bu yollarda mücadele ettikleri, yalnızca doğa koşulları ve bedensel güçleri değildi. Yüce İncil müjdesini dünyanın her tarafındaki insanlara haber verme görevini alan bu elçiler, insanlardan da büyük eziyetler gördüler. Onlara eziyet edenlerden biri de asıl adı “Saul” olan Pavlus’tu. Akdeniz kıyısındaki Anadolu kenti Tarsus’ta dünyaya gelmişti ve Roma vatandaşıydı. Tarsus yalnızca, Pavlus’un doğduğu ve yetiştiği bir kent değil, aynı zamanda hem Pavlus’un yaşadığı dönemin önemi yanında, Pavlus’tan önceki dört bin yılı aşan geçmişiyle, doğu ile batının buluştuğu, her iki kültürün kaynaştığı ve etkileri günümüze kadar ulaşan ilginç bir sentezin yerleştiği, Güney Anadolu’nun Akdeniz kıyısındaki en büyük metropollerden biriydi.1 İ.Ö. 2000 yıllarında Hititliler’in önemli bir merkeziydi. Büyük İskender İ.Ö. 333’te kentin hemen doğusundan akan Tarsus suyunun soğuk sularından geçerken, boğulmaya ramak kala kurtarılmıştı. Roma İmparatorluğu’nun büyük hatibi ve Kilikya valisi Çiçero İ.Ö. 50 yıllarında Tarsus’ta yaşadı. Julius Sezar İ.Ö. 47 yılında kentin temsilcileriyle bir görüşme gerçekleştirdi. Cleopatra, Mark Antoni’yle aynı yıl görüşmek üzere İ.Ö. 41 yılında Tarsus’a geldi.2
Pavlus döneminde Tarsus, Roma İmparatorluğu’nun önemli bir ticaret merkeziydi. Pavlus’un annesi, babası inancına çok bağlı bir Yahudi diasporasındandı. Babası Yahudi geleneklerine çok sıkı bir şekilde bağlı olup Ferisi3 mezhebindendi.4 Babasının Yahudi geleneklerine sıkı sıkıya bağlılığı Pavlus’un dini dünyasını önemli oranda etkileyecek ve böylece Pavlus erken yaşta Yeruşalim’e gönderilerek dönemin ünlü şeriat (yasa) öğretmenlerinden saygıdeğer Gamaliel’den ders aldı.
Ama bütün halkın saygısını kazanmış bir Kutsal Yasa öğretmeni olan Gamaliel adlı bir Ferisi, Yüksek Kurul’da ayağa kalktı, elçilerin kısa bir süre için dışarı çıkartılmasını buyurarak kurul üyelerine şunları söyledi: “Ey İsrailliler, bu adamlara yapacağınızı iyi düşünün!” 5Pavlus kendi hakkında şöyle konuştu: “Ben Yahudi’yim. Kilikya’nın Tarsus Kenti’nde doğdum ve burada, Yeruşalim’de Gamaliel’in dizinin dibinde büyüdüm. Atalarımızın yasasıyla ilgili sıkı bir eğitimden geçtim. Bugün hepinizin yaptığı gibi, ben de Tanrı için gayretle çalışan biriydim.” 6
Pavlus Yeruşalim’de başarılı bir öğrenciydi. Derslerinde oldukça başarılı olan Pavlus, O kadar yüksek dereceliydi ki, inanlıların yargılanmasından gerek havrada, gerek Yahudiler’in en yüksek kurulunda oy verme hakkı vardı. Yahudi yasası, tüm öğrencilerin etütleriyle beraber bir mesleği öğrenme koşulunu da getiriyordu. Bu nedenle Pavlus daha Tarsus’ta iken çadırcılığı da öğrendi.
Babası gibi Yahudi inanç ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan Pavlus, Mesih izleyicilerine ve Mesih inancının yayılmasına şiddetle karşıydı. Öyle ki, Pavlus, Mesih inancının yayılmaması için gönüllü bir hizmet üstlenmişti. Pavlus atalarıyla övünürdü. Filipililer’e yazdığı mektupta şöyle diyor:
“Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani’yim. Kutsal Yasa’ya bağlılık derseniz, Ferisi’ydim. Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa’ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum.” 7
Atalarıyla övünen Pavlus, Korintliler’e yazdığı mektupta da şunları söylüyor: “Onlar İbrani mi? Ben de İbrani’yim. İsrailli mi? Ben de İsrailli’yim. İbrahim’in soyundan mıdırlar? Ben de onun soyundanım.” 8
Pavlus, kilise tarihinin ilk şehidi olan İstefanos’un Yeruşalim’de taşa tutularak öldürülmesi sırasında, katillere bekçilik etti:
“Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos’a karşı dişlerini gıcırdattılar. Kutsal Ruh’la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı’nın görkemini ve Tanrı’nın sağında duran İsa’yı gördü. “Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu’nun Tanrı’nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.” Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos’a saldırdılar. Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos’a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar.” 9
Eline geçen her fırsatta İsa Mesih’in öğrencilerine gözdağı vererek, ölümle tehdit etmekten geri durmayan Pavlus, Şam’daki Mesih izleyicilerini tutuklayıp Yeruşalim’e getirmesi için, başkahinden kendisini yetkili kılan mektuplar yazmasını istedi. O dönemde Şam Kenti, bağımsız bir kent olduğundan Mesih inanlılarının sığınabileceği bir yer durumundaydı. İ.Ö. 9 – İ.S. 40 yılları arasında 4. Atreas bölgenin hükümdarıydı. Yeruşalim’den kaçan dinsel göçmenler daha önce de Şam’a kaçmışlardı.10 Başkahinden istediği belgeleri elde eden Pavlus, Şam’a yaklaşırken ansızın gökten parlayan bir ışığın çevresini sarmasıyla sarsıldı. Yere yıkılan Saul, ışığın içinden kendisine seslenildiğini duydu:
“Saul, Saul neden bana zulmediyorsun?” dediğini işitti. Saul, “Ey Efendim, sen kimsin?” dedi. “Ben senin zulmettiğin İsa’yım” diye yanıt geldi. “Haydi kalk ve kente gir, ne yapman gerektiği sana bildirilecek.” 11
Saul’un yanındakilerin dilleri tutulmuş, kendilerini saran, ama nereden geldiğini anlayamadıkları kutsal ışığın içinde kalakalmışlardı. Saul yerden kalktığında gözleri görmüyordu. Şam’a karanlığın umutsuzluğu içinde, adamlarının yardımıyla gidebildi, ama kutsal ışık yüreğinin içinde varması gereken yere varmıştı bir kere. Aynı günlerde Şam’da yaşayan, Hananya adında bir Mesih İmanlısı vardı. Rab İsa bir görümde Hananya ile konuşarak kendisine şöyle seslendi:
Şam’da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, “Hananya!” diye seslendi. “Buradayım, ya Rab” dedi Hananya. Rab ona, “Kalk” dedi, “Doğru Sokak denilen sokağa git ve Yahuda’nın evinde Saul adında Tarsuslu birini sor. Şu anda orada dua ediyor. Görümünde yanına Hananya adlı birinin geldiğini ve gözlerini açmak için ellerini kendisinin üzerine koyduğunu görmüştür.” …Yeruşalim’de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır.” 12
Rab İsa’dan duydukları karşısında şaşkına dönmüş olan Hananya şöyle karşılık verdi:
“Ya Rab, birçoklarının bu adam hakkında neler anlattıklarını duydum. Yeruşalim’de senin kutsallarına nice kötülük yapmış! Burada da senin adını anan herkesi tutuklamak için başkâhinlerden yetki almıştır.” 13
Rab İsa Hananya’ya şu yanıtı verdi: Rab ona, “Git!” dedi. “Bu adam, benim adımı öteki uluslara, krallara ve İsrailoğulları’na duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır.” 14 Bunun üzerine Hananya kalkıp Yahuda’nın evinde konuk olan Pavlus’un yanına gitti. Ellerini Pavlus’un üzerine koyarak şöyle dedi: “Saul kardeş” dedi, “Sen buraya gelirken yolda sana görünen Rab, yani İsa, gözlerin açılsın ve Kutsal Ruh’la dolasın diye beni yolladı.” 15 Hananya’nın konuşmasının hemen ardından Pavlus’un gözlerinden balık pullarına benzer şeyler düştü, Pavlus yeniden gördü. Yeniden yeryüzünü, sıradağları, açılan şafağı, çiçeklenen ağaçları, koşan atları ve kıvrılan yolları kendisine gösterecek ışığa kavuştu. Bu mucizenin ardından vaftiz oldu.16 Şam ve diğer yerlerdeki, Mesih’e inananları tutuklayıp Yeruşalim’e yargılanmak üzere yola çıkmış olan Pavlus, Şam yolunda, Rab İsa’nın kendisine görünmesinin ardından bambaşka bir yol seçmişti. Bu yol Mesih İsa’ya tanıklık etmek, İncil müjdesini yaymak yoluydu. Bu olaydan sonra Pavlus’un tek amacı, dirilmiş Rab İsa’yı hoşnut etmekti.
- W.M. Ramsey, Tarsus, Aziz Pavlus’un Kenti, s.119-130
- Dr. Abdullah Kıran’ın basılmamış bir makalesi.
- İsa Mesih döneminde dindar bir Yahudi mezhebidir. Bu mezhep Kutsal Yasa’ya ve yüzyıllar boyu Yasa’ya dayandırılan dinsel kurallara sıkı sıkıya bağlıydı.
- Kutsal Kitap, Filipililer 3:5
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 5:34-35
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 22:3
- Kutsal Kitap, Filipililer 3:5-6
- Kutsal Kitap, 2.Korintliler 11:33
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 7:54-58
- Dr. Abdullah Kıran, Makale
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 9:1-19
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 9:10-14
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 9:13-14
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 9:15
- Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 9:17
- Vaftiz, sözcük anlamıyla “suyla yıkama”, “suya daldırma” anlamına gelir.