Resim: nurettingülay

“Zaman dolunca” peygamberlerce geleceği bildirilen ve Yahudilerce uzun zamandır beklenen İsa Mesih doğdu. Otuz yaşına geldiğinde, “Tanrı’nın Egemenliği’ni” halka anlatmaya başladı. Kendisinin Tanrı’nın Oğlu olduğunu ileri sürdü. Körlerin gözlerini açtı, kötürümleri yürüttü, cüzamlıları temiz kıldı, sağırları işittirdi, açları doyurdu, ölüleri diriltti. 1

İsa’nın yaptığı bu mucizeleri kıskanan o dönemin din adamları İsa’yı Roma valisi Pontus Pilatus’a şikâyet etti. O dönemde Filistin bölgesi Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altındaydı. Pilatus’un buyruğuyla İsa Mesih çarmıha gerildi. 2 Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve üçüncü gün ölümden dirildi. Dirildikten sonra, kırk gün süreyle İsa Mesih birçok kişiye göründü. 3 “İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı’nın Egemenliği hakkında konuştu.” 4 Öğrencilerine, Kutsal Ruh üzerlerine ininceye dek Yeruşalim’den ayrılmamalarını buyurdu: “Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti: ‘Yeruşalim’den ayrılmayın, Baba’nın verdiği ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin.” 5 Kutsal Ruh üzerlerine inince güçle donatıldılar.6 Güçle dolan öğrenciler, İsa Mesih’in İncil müjdesini her yana yaymaya başladılar. Önce Yeruşalim’den başlayarak Yahudiye’ye, Samiriye’ye ve sonra dünyanın dört bucağına dağıldılar.

İsa Mesih göğe çıktıktan on gün sonra, Yeruşalim’de Pentikost7 Bayramı kutlanıyordu. Bütün iman edenler de oradaydı. Birden olağanüstü olaylar yaşandı. Tanrı’nın vaadi yerine gelmiş oldu. Bu olay İncil’de şöyle anlatılıyor: Pentikost Günü geldiğinde bütün imanlılar bir arada bulunuyordu. Ansızın gökten, güçlü bir rüzgarın esişini andıran bir ses geldi ve bulundukları evi tümüyle doldurdu. Ateşten dillere benzer bir şeylerin dağılıp her birinin üzerine indiğini gördüler. İmanlıların hepsi Kutsal Ruh’la doldular, Ruh’un onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar. O sırada Yeruşalim’de, dünyanın her ülkesinden gelmiş dindar Yahudiler bulunuyordu. Sesin duyulması üzerine büyük bir kalabalık toplandı. Herkes kendi dilinin konuşulduğunu duyunca şaşakaldı. Hayret ve şaşkınlık içinde, “Bakın, bu konuşanların hepsi Celileli değil mi?” diye sordular. “Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor? Aramızda Partlar, Medler, Elamlılar var. Mezopotamya’da, Yahudiye ve Kapadokya’da, Pontus ve Asya İli’nde, Frikya ve Pamfilya’da, Mısır ve Libya’nın Kirene’ye yakın bölgelerinde yaşayanlar var. Hem Yahudi hem de Yahudiliğe dönen Romalı konuklar, Giritliler ve Araplar var aramızda. Ama her birimiz Tanrı’nın büyük işlerinin kendi dilimizde konuşulduğunu işitiyoruz.” 8 Pentikost Günü, Elçi Petrus’un konuşmasını duyup benimseyenler vaftiz oldu. O gün üç bin kişi iman etti, kiliseye katıldı.9 Böylece Pentikost Günü kilisenin tarihi başlamış oldu.10 O gün, kilise, hiçbir zaman ondan ayrılmayarak “Gerçeğin Ruhuyla” donatılmış oldu. “Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.” 11O gün, büyük bir görkemle kilise dünyaya ilan edildi. İman edenlerin sayısı gün gün çoğalıyordu. Bu sayı beş bine ulaştı.

İmanlılar bir arada yaşıyor, her şeyi ortaklaşa kullanıyorlardı. Kilisenin, inanlıların yaşamı son derece güzeldi. Yürekleri, düşünceleri birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için, “Bu benimdir” demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı. “İnananlar topluluğunun yüreği ve düşüncesi birdi. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için ‘Bu benimdir’ demiyor, her şeylerini ortak kabul ediyorlardı.” 12

Yeruşalim’deki kilise üyelerinin çoğu Yahudilikten dönmeydi. Bunlar alıştıkları gibi düzenli toplanır, dua eder, Kutsal Kitap’tan okurlardı. Yeruşalim kilisesinin önderi Yakup’tu. 2Topluluğun direkleri sayılan Yakup, Kefas ve Yuhanna bana bağışlanan lütfu sezince paydaşlığımızın işareti olarak bana ve Barnaba’ya sağ ellerini uzattılar. Öteki uluslara bizlerin, Yahudiler’e kendilerinin gitmesini uygun gördüler.” 13 Eusebius, onu Yeruşalim kilisesinin “Episkoposu” diye kabul ediyor.14 Elçiler arasında büyük saygınlığa sahipti. Uzlaşmacı bir kişiliği vardı. Eusebius ve Yosefus, Yakup’un İ.S. 62 yılında öldürülerek şehit edildiğini yazar.15

İ.S. 32-33 yıllarında Yeruşalim’deki kiliseye karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. İstefanos yaptığı bir konuşmadan ötürü, taşlanarak öldürüldü. Kurul üyeleri bu sözleri duyunca öfkeden kudurdular, İstefanos’a karşı dişlerini gıcırdattılar. Kutsal Ruh’la dolu olan İstefanos ise, gözlerini göğe dikip Tanrı’nın görkemini ve Tanrı’nın sağında duran İsa’yı gördü. “Bakın” dedi, “Göklerin açıldığını ve İnsanoğlu’nun Tanrı’nın sağında durmakta olduğunu görüyorum.” Bunun üzerine kulaklarını tıkayıp çığlıklar atarak hep birlikte İstefanos’a saldırdılar. Onu kentten dışarı atıp taşa tuttular. İstefanos’a karşı tanıklık etmiş olanlar, kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar. İstefanos taş yağmuru altında, “Rab İsa, ruhumu al!” diye yakarıyordu.16

Hirodes Agripos, Yuhanna’nın kardeşi, elçi büyük Yakup’u öldürttü. Bu olaylar üzerine, inanlılar Yeruşalim’in dışına dağıldılar. O güne dek inanlıların çoğu Yahudi kökenliydi. Yeruşalim’in dışına dağılan inanlılar, gittikleri yerlere İncil’i duyurdular. İstefanos’un öldürülmesiyle başlayan baskı rüzgarı, Mesih İsa’ya inananları dört bir yana dağıtmıştı. Bir bölümü Anadolu’nun Fenike Kenti’ne, bir bölümü de Antakya’ya göç etmişlerdi. Antakya bugün mozaikleriyle, Büyük İskender’in generallerinden birinin yaptığı kilisenin üzerinden geçen güvercinleriyle, doğu ve batı kültürlerinin kesişme noktasıyla ünlü bir Anadolu kentidir. Roma ve İskenderiye’den sonra, zamanın üçüncü büyük kentiydi. Antakya’ya gelen Mesih İsa’ya inananlar, İncil’in müjdesini Yahudiler’e duyuruyorlardı. Kısa sürede büyük bir topluluk oluştu. Mesih İsa’ya inananlara ilk kez Antakya’da Hristiyan17 denildi.18


 

  1. Kutsal Kitap, Luka 7:22
  2. Kutsal Kitap, Matta 27:32-35
  3. Kutsal Kitap, 1.Korintliler 15:3-8
  4. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 1:3
  5. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 1:4
  6. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 1:8
  7. Pentikost Fısıh Bayramı’nın Şabat Günü’nden sonraki 50. günüdür. Grekçe “Pentekoste” ellinci gün demektir.
  8. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 2:1-11
  9. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 2:41
  10. K.Bihlmeyer, H.Tuchl 1-IV yy. Hristiyanlık, s.54
  11. Kutsal Kitap, Yuhanna 14:17
  12. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 4:32
  13. Kutsal Kitap, Galatyalılar 2:9
  14. Eusebius, The History of the Church II.-23
  15. Yosefus – Antiol XX, 9, s.537-538
  16. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 7:54-59
  17. Hristiyan sözcüğü Grekçe, “Hristiyanos” sözcüğünden türemiş, “Mesihçiler” anlamına gelir.
  18. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 11:23-26

Anadolu’da Hristiyanlık

Yazar bu kitabın bölümlerini kullanma izni verdi. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, lütfen kopyanızı buradan satın alınız.