“Beni Tanrının Ruhu yarattı, Her Şeye Gücü Yetenin soluğu yaşam veriyor bana”  —Eyüp 33:4

Hiç ölmüş birini gördünüz mü? Ölüler ilk bakışta kimseden farklı görünmezler. Başları, elleri ve ayakları vardır. Belki üzerlerine moda olan giysileri giydirmişlerdir ama yine de doğru olmayan bir şeyler vardır. İçlerinde hayat yoktur. Ölü bir insan, gözleri olduğu halde göremez, kulakları olduğu halde işitemez ve akciğerleri yerli yerinde olduğu halde nefes ala-maz. Bir insan öldüğü zaman, onun bu hayattan ayrıldığını ya da hayatının son bulduğunu söyleriz. Peki, yaşam nedir? Nereden gelir?

İnsanlar bu soruyla uzun zamandır ilgilenmişlerdir. Bilim insanları farklı organizmaları inceleyip yaşam oluşturmaya çalışmışlardır ama yaptıkları işe yaramamıştır. İnsan en küçük bir örümceğe ya da başka bir haşereye bile yaşam veremez. Yaşam bilim adamları için çözülmemiş ve erişilmez bir gizem olmayı sürdürmektedir.

Doğa ilkbaharda uyandığında ormanın nasıl değiştiğini ve çiçeklerin açmaya başlamasını görmüşsünüzdür. Asfalt yolun arasından cılız görünen küçük bir filiz çıkıp güneşe doğru uzanır. Bu nedir? Bu, hayatın büyük, akıl almaz, gizli gücüdür!

Kutsal Kitap bilim adamlarının anlayamadığı gizemi bildirir. Bize yaşamın Tanrı’nın Kendisinde saklı olduğunu söyler. Yaşamı veren ve her yaratığa yaşam veren Tanrı’dır. Yaşam veren Tanrı olmadan, dünya ölüm dolu bir sessizliğe bürünmüş bir mezara dönüşür.

Tanrı sadece yeryüzüne ait, geçici bir yaşam vermekle kalmaz, Kendisine Tanrıları ve Kurtarıcıları olarak iman edenlere sonsuz yaşam da verir. Sonsuz yıkımdan kurtulmak istiyorsanız, Tanrı’ya yaklaşıp O’nun bu paha biçilmez armağanı olan sonsuz yaşamı alın. Bu sözleri okumaya devam ederken, sonsuz yaşam almak için Tanrı’ya nasıl yaklaşmanız gerektiğini öğreneceksiniz. Şimdilik, Tanrı olmadan yaşam olmadığını aklınızda tutun.

1. İnsanlara, bitkilere ve hayvanlara kim yaşam verir?
2. Tanrı olmadan yaşam mümkün müdür?