Resim: okanmetin

İsa oraya varınca yukarı bakıp, “Zakkay, çabuk aşağı in!” dedi. “Bugün senin evinde kalmam gerekiyor.” Zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsa’yı evine buyur etti. Bunu görenlerin hepsi söylenmeye başladı: “Gidip günahkâr birine konuk oldu!” dediler.— Luka 19:5–7

İsa Mesih, bizim için değerli olan birçok yönden bize benzerdir. O insan bedeni alarak bizimle özdeşleşti. Bizim gibi yaşadı, çalıştı, dinlendi ve tapındı. Ancak günahsız olduğu için, bize benzemediği yönler de vardır. Bu önemlidir. İnsanların neye benzediğini bildiğimiz için O’nun da neye benzediğini bildiğimizi zannetmek kolaydır. Ya da belki bizim kendimizle ilgili düşünme ve hissetme şeklimizin, O’nun da bizimle ilgili düşünme ve hissetme şekli olduğunu varsayabiliriz. Bu bizim için doğal olduğu hâlde, insanların yönleriyle ilgili anlayışımızı Tanrı’nın kim olduğuyla ilgili anlayışımıza aktaramayız. İsa Mesih yeryüzüne geldiğinde, Tanrı’nın gerçekten kim olduğunu görme fırsatımız oldu.

Bugünkü metin, İsa’nın acı verici geçmişi olan harap insanlarla nasıl bağ kurduğunu ortaya koyuyor. Bu etkileşimde İsa’nın neler yaptığını tümüyle görebilmek adına, Zakkay’ın rezil, itibarsız bir adam olduğunu bilin. Bir vergi görevlisi olan Zakkay, yaygın (ve de kesin) bir şekilde hileci ve dolandırıcı olarak bilinirdi. İnsani bakış açısından bunu bir düşünün. Eğer Zakkay gibi birisini tanısaydınız, onunla dost olur muydunuz? Evine gidip onunla sofraya oturur muydunuz? Ben olsam itibarım konusunda endişelenirdim. İnsanlar beni Zakkay’la birlikte görseler, hakkımda neler düşünürlerdi? Bulunmak istediğim en son yer onun evi olurdu.

İsa benimle aynı endişelerini taşımıyor. Kalabalığın önünde Zakkay’la sohbete giriyor. Zakkay’ı adıyla çağırarak onunla kişisel bir bağ kuruyor. İsa’nın kalacak bir yere ihtiyacı var ve bunun için Zakkay’ın evini seçiyor. Zakkay, İsa’nın çağrısına hemen karşılık veriyor. İsa’yı evine buyur ediyor. Günahkârlığını kabul ediyor, tövbe ediyor ve başkalarına yaptığı kötülükleri telafi etme yoluna gidiyor.

İnsani düşünce tarzımıza geri dönelim. 7. ayette söylenenleri kolaylıkla anlayabiliriz. Peki İsa neden günahkâr birine konuk olmasın istesin ki? Eğer İsa bizim gibi sıradan bir insan olsaydı, bu sorunun yanıtını bulmamız zor olurdu. İsa’nın Zakkay’la zaman geçirerek itibarını riske atması kulağa hiç mantıklı gelmiyor. Muhakkak yapabileceği daha iyi bir şey, vaktini geçirebileceği daha iyi birisi vardır. Ancak İsa bizim gibi değildir. Günahkârlarla dost olmaktan korkmaz. Neden? Çünkü O kutsaldır. Zakkay’ın ve de bizim kutsal olmayışımız İsa için bir tehdit değildir. Kutsal olan, kutsal olmayanı yakıp yok eder ama tersi olamaz. Buradaki yön esastır. Bizler İsa’yı günahkârlığımızla günahlı yapamayız ama O bize yaklaşarak ve bizimle birleşerek bizi kutsal kılabilir. O gün İsa, Zakkay’a yaklaştı ve günahların bağışlanması aracılığıyla onu kutsal yaşamla birleştirdi.

Bu öykü iyi bir şekilde sonlanıyor. Zakkay sevinçle karşılık veriyor. İsa’yla olan dostluğu onu yeni bir adama dönüştürüyor.


Bu öyküde, İsa’nın Zakkay’la nasıl etkileşime geçtiğine ilişkin dikkatinizi en çok çeken şey nedir?