Resim: Chris Rhoads
“Bir daha onu anmayacak, O’nun adına konuşmayacağım” desem, sözü kemiklerimin içine hapsedilmiş, yüreğimde yanan bir ateş sanki. Onu içimde tutmaktan yoruldum, yapamıyorum artık. —Yeremya 20:9
Ateş, gümüşü arıtmak, çöpleri yakmak ve fiziksel bedenlerimiz için ısı sağlamakta kullanılır. Ruhlarımızın da aynı şekilde sadece Tanrı’nın verebileceği içsel ateşe ihtiyacı vardır. Hristiyanlar olarak Tanrı’nın günaha karşı nefretini, doğruluk ve gerçek kutsallığa olan sevgisini paylaşabilmemiz için yüreklerimizde Tanrı’nın Ruhu’nun ateşine sahip olmalıyız. Bu ateş, gerçeği ödün vermeden savunabilmemizi sağlayacaktır. Tanrı ılık olunmasından nefret eder. Vahiy Kitabı’nda buna hoşgörü gösterilmeyeceğini bildirir. Yeremya, artık Tanrı’nın ismiyle konuşmamaya karar verdikten sonra, Tanrı Sözü onun içinde öylesine bir ateş oluşturmuştu ki, artık dayanamaz hale gelmişti. Gerçeği açıkça bildirmesi gerekmişti.
Peki, bizim durumumuz nasıldır? İnsanlardan, Tanrı’dan korktuğumuzdan daha çok mu korkuyoruz? Günahtan bütün yüreğimizle nefret ediyor muyuz? Tanrı’yı seviyor muyuz? Tanrı, Kendi Egemenliği için kullanılmaya uygun akkor kömürler olmamıza yardım etsin.
Tanrı’nın kilisesindeki aldırmazlık, Efendi’nin yüreğini dile getirilemez bir üzüntüyle parçalar.