Resim: Milan Degraeve
Tam o anda horoz öttü. —Matta 26:74
Ah dostum, size yalvararak şu soruları soruyorum: İsa’yı tanıyor musunuz? O’nu gerçekten tanıyor musunuz? Kaç kez, Petrus’un düşmanca bir ortam içindeyken yaptığı gibi, İsa’yı tanıdığımızı inkâr etmişizdir. Konuşması onu ele verdiğinde bile, şiddetle, “O’nu tanımıyorum!” demişti.
İsa, Petrus’un inkârına tanık olurken gözlerindeki merhameti benimle birlikte hayal edebiliyor musunuz? Petrus kalabalıktan kaçarken bu bakış onun yüreğini parçalamıştı. Neden, ah neden böyle bir şey yapmıştı. İsa’yı seviyordu ama O’nu inkâr etmişti.
Siz, “Ah Petrus, ne kadar yüzeyselsin! Neyin var? Efendin İsa’yı nasıl inkâr edebilirsin?” diyebilirsiniz.
Bir dakika, dostum! Siz de aynı şeyi kaç kez yaptınız? Ben aynı şeyi kaç kez yaptım? Petrus’un bunu yapmasını mazur gösterecek bir şey olmadığı halde, henüz Kutsal Ruh’un gücünü almamış olduğunu hatırlamak gerekir. Kutsal Kitap’ın dediği gibi, ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür. Petrus’un sorunu buydu. Bizimki nedir? Pentikost’tan sonra Petrus’un farklı bir adam olduğunu görüyoruz. Kalbi, ruhu ve bedeni Kutsal Ruh’la dolduğunda İsa’yı cesaretle bildirdi. İnsanlara olan korkusu yok olmuştu. Elçilerin İşleri 2:36’da İsa’yı hem Rab, hem de Mesih olarak ilk o itiraf etmişti.
Dostum, hayatınızda Kutsal Ruh’un kanıtı var mı? Siz güçsüzlük sorunundan mustarip misiniz? Bazen Petrus’u, Yahuda’yı, Tomas’ı ve Ferisiler’i, onların imansızlığını, anlayışsızlığını ve adanmışlık konusundaki eksiklerini eleştiririz. İsa, bizim doğruluğumuz Ferisiler’inkini aşmazsa göklerin egemenliğine hiçbir şekilde giremeyeceğimizi söylemişti. İsa’nın kendileri hakkında, “Bu halk dudaklarıyla beni sayar, ama yürekleri benden uzak” dediği Ferisiler gibi birçok insan günümüzde de vardır.
Bizim sevgimiz de lafta kalmasın, yaşamlarımız İsa’yı tanıdığımızın diri birer kanıtı olsun.
Mesih’i seviyorsak O’na olan adanmışlığımız gizli kalmayacaktır.