Ben White

Hırsızlığı bırakın ve çalışarak kendi emeğinizle kazanın (ayet 28): Pavlus’un bu ayetlerde verdiği her prensip On Emir’de bir şekilde ele alınmıştır.

Çıkış kitabındaki sekizinci emir şöyle der: 

Çalmayacaksın.

Çıkış 20:15

İşte Pavlus da bu prensipten yola çıkarak hırsızlığı bırakmamızı istiyor. Hırsızlık yapmanın bir sürü yolu var. Banka soygunu tabii ki hırsızlıktır ama farklı hırsızlık çeşitleri de var.

Tanrı’ya tapınmamak Tanrı’dan çalmaktır. Dua etmemek, Kutsal Kitap okumamak Tanrı’dan çalmaktır. Sezar’ın hakkını Sezar’a Tanrı’nın hakkını Tanrı’ya vermeliyiz. Vergi vermemek hırsızlıktır. Vergi devletin hakkıdır. Tapınılmak da Tanrı’nın hakkıdır.

Ayrıca Tanrı’ya gelirimizin bir bölümünü vererek de tapınıyoruz. Ondalık vermemek de hırsızlıktır (bkz. Malaki 3:8-9). İşe geç gelip erken ayrılmak da işverene karşı hırsızlıktır. İş yerimizden alış veriş yapanlara gereğinden yüksek fiyat vermek de hırsızlıktır. İyi olmayan bir malı iyiymiş gibi satarsak da hırsızlık etmiş oluruz. Borç alıp ödememek de hırsızlıktır. Başkasının itibarını sarsacak şekilde yanlış şeyler söylemek de hırsızlıktır. Tanrı’nın bize verdiği zamanı, yeteneği kullanmamak da kendimizden çalmaktır. Aranızda hiç sınıfta kopya çeken oldu mu? Kopya çekmek de hırsızlıktır. Telif hakkı olan bir kaseti veya CD.yi her ne amaçla olursa olsun çoğaltmak da hırsızlıktır. Pavlus bütün bunları bırakıp kendi bileğimizin hakkıyla bir şeyler kazanmamızı istiyor.

Pavlus’un sözlerine dikkat edin…“Kendi emeğinle çalış ki kendine olan güvenin artsın” demiyor. “Kendi emeğinle çalış ki zenginleşesin” de demiyor.

Pavlus burada ne diyor? “kişi kendi elleriyle iyi olanı yaparak emek versin; böylece ihtiyacı olanla paylaşacak bir şeyi olsun” diyor.

İhtiyacı olanlara yardım edebilmek için kendi emeğimizi kullanmalıyız. Çalışmadıkları için hiçbir şeyi olmayanlar var. Bu kişiler yardımı hak etmiyorlar. Bir de, tüm çabalarına rağmen  ellerinde olmadan yardıma ihtiyacı olanlar var. İşte bu kişilere yardım etmeye gayret göstermeliyiz. Bu insanlara kim yardım edecek?

Dünya yardım edemez. Dünya kendisi için çalışıyor. Kendi emeğiyle bir şeyler kazanan Hıristiyanlar hem kiliseyi destekleyecekler, hem de kilise aracılığıyla zor durumda olanlara yardımcı olacaktır.

Ağzınızdan hiç kötü söz çıkmasın başkalarının gelişmesine yarayacak olanı söyleyin (ayet29).

Burada kötü söz olarak tercüme edilmiş kelime Grekçe’de sapros olarak geçiyor. Sapros kelimesinin esas anlamı çürük, çürümüş anlamına gelir. Sapros kelimesi genellikle meyveler için kullanılır. Çürük elma, çürük armut…gibi.

İşte bu ayette Pavlus’un aklında olan da bu. Bazı konuşmalar insanda çürüklük yaratır. Pavlus da bunun üzerinde duruyor. Bu tür konuşmalar insan ilişkilerini, kardeşliği çürütür. İşte bunun tam tersine, Hıristiyanlar bina edici, işe yarar sözler kullanmalı… Yakup’un mektubunda dilin yarattığı problemleri hatırlarsınız. Dil gerçekten de çok güçlü bir araçtır. İyilik için de kötülük için de kullanılır. “Dil atın ağzına vurulmuş gem gibidir” diyor Yakup. İstediğiniz yöne çekilebilir. Kocaman bir gemi küçücük bir dümenin yönlendirmesiyle her yana çekilebilir.

Bunun gibi, dil de bedenin küçük bir üyesidir, ama büyük işlerle övünür. Düşünün, küçücük bir kıvılcım koca bir ormanı tutuşturabilir. Dil de bir ateş, bedenimizin üyeleri arasında bir kötülük dünyasıdır. Bütün varlığımızı kirletir. Cehennemden alevlenmiş olarak yaşamımızın gidişini alevlendirir.

Yakup 3:5-6 

Gerçekten de çok doğru bir söz.

İsa Mesih’in sözleri ise iki bin yıldır insanları bereketlemeye devam ediyor. Sözlerimizin verebileceği zararları ve yararları bilmek zorundayız. Ağzımızdan çıkan sözleri kontrol etmesi için Tanrı’nın yardımını istemeliyiz.

Tanrı’nın akıllarımızı, düşüncelerimizi kontrol etmesine izin vererek. Yüreklerimizin ve akıllarımızın kontrolünü Tanrı’ya vermedikçe dilimiz hiçbir zaman dizginlenemeyecektir. Biz İnanlılar tamamen, her yönden kendimizi Rab’be vermedikçe dilimizden her tür kötü söz çıkmaya devam edecektir. Düşüncelerimizi, aklımızdan geçenleri Tanrı’nın Sözü’ne bakarak denetlemeliyiz. Duygularımızı, isteklerimizi Tanrı’nın önüne getirmeyi öğrenmeliyiz.