Peki, bu ne anlama geliyor? Mesih İnanlıları nasıl davranmalı?
Efesliler 4:25-32 bu sorulara cevap vermek için yazılmış.
Bu ayetlerde Hıristiyanların yaşamda tutumlarının nasıl olması gerektiğini görüyoruz.
Pavlus burada beş örnek vererek yeni yaradılışın İsa Mesih’te ki yeni yaşamın standartlarını anlatıyor.
Yalanı bırakın ve gerçeği söyleyin (ayet 25): Pavlus’un burada yalan kelimesi için kullandığı kelime Yuhanna’nın Mesih karşıtı için kullandığı kelimeyle aynı.
Sizlerse Kutsal Olan tarafından Mesh edildiniz; hepiniz bilgilisiniz. Gerçeği bilmediğiniz için değil, gerçeği ve hiçbir yalanın gerçekle ilgisi olmadığını bildiğiniz için size yazıyorum. İsa’nın Mesih olduğunu yadsıyan yalancı değilse, kim yalancıdır? Baba’yı ve Oğul’u yadsıyan Mesih karşıtıdır. Oğul’u yadsıyanda Baba da yoktur; Oğul’u açıkça kabul edende Baba da vardır.
Efesliler’in artık yalanı bıraktıklarını, yalan olan Şeytan’dan uzaklaşıp gerçek olan Mesih’e geldiklerini söylüyor. Pavlus, Efeslilerin artık İnanlılar olarak eski sahte tanrılarını, putlarını, şeytanı bıraktıklarını ve yepyeni yaratıklar olduklarını söylüyor. Mesih’in gerçek olduğunu Yuhanna 14:6’da kendi sözlerinde görüyoruz.
İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.”
Mesih İsa’nın gerçek olduğunu bilen Efeslilerin artık yalandan dönmeleri gerekiyordu. Pavlus, Efesliler kitabında sık sık gerçek kelimesinin üzerinde duruyor. Mesih’i tanımayanlar gerçeği bilemezler. Onların anlayışları, düşünceleri karanlıktadır ve bizim onlarla hiçbir birliğimiz olamaz. Mesih’e iman eden gerçeği bilir. Gerçeği Mesih’te yaşayarak Ondan öğrendik.
…düşüncede ve ruhta yenilenin…
Düşüncelerinizde tutumlarımızda yenilenmemiz gerektiğini bildiriyor. Davranışlarımızı tamamen gözden geçirmemiz gerekiyor. Aklımızın yenilemesiyle değişiyoruz. (bkz. Romalılar 12:2).
Bu çağın gidişine uymayın; bunun yerine, Tanrı’nın iyi, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu ayırt edebilmek için düşüncenizin yenilenmesiyle değişin.
Ruhsal olarak büyümek istiyorsak gerçekte İsa Mesih’te olmamız gerekiyor.
Yuhanna 15.Bölümde Rab Asma ile Çubuklardan söz ediyor.
Asma İsa Mesih’tir Çubuklarda bizleriz, Rab bizlerin meyvelerine bakıyor, Eğer ruhsal olarak büyümediğinizi hissediyorsanız gerçekten asmaya aşılanmadığımız uzakta olduğunuz içindir. Bazen görüyoruz ki kardeşler O kiliseden O kiliseye geçiyorlar bir yerde asmaya bağlı kalmıyorlar ve büyümüyorlar Rab’de iyi meyve vermiyorlar bekli de farklı bir düşünce yapısıyla katılıyor olabilirler.
Yalanı bırakın ve gerçeği söyleyin (ayet 25): diyor. Bile bile yalan söylüyor olabiliriz. Başkasına iftira atıyor olabiliriz. İftira da yalandır. İnsanları yanlış yönlendirmek de yalandır.
Hatta bazen bilmeden bile yalan söylüyor olabiliriz. Bilmeden yalan söylememizin sebebi, bilerek gerçekte kalmayışımızdır. Gerçeği aramalıyız… Her durumda gerçekle olmalıyız.
İsa Yuhanna 8:32’de Kendine iman etmiş kişilere şöyle diyor:
Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak.
Eğer gerçeği bilirsek, bilerek de bilmeyerek de yalan söylemeyeceğiz. Eğer çocuğumuz varsa bu prensibi onlara şimdiden öğretmeliyiz. Çocuklarınızın yalan söylemesine izin vermeyin. Bu konuda hiç taviz vermeyin. Hepimiz bir bedenin üyesiyiz. Aramızda yalan barındır mayalım. Aramızda dedikodu barındır mayalım. Aramızda iftira barındır mayalım.
Bir kişinin küçük bir yalanı tüm topluluğa zarar verir. Masum yalan diye bir şey yok… Taviz vermeyelim. Bedeni temiz tutalım. Bedenin birliği ve sağlıklı olması gerçeğe bağlılığıyla ölçülür.
Pavlus şöyle diyor:
Tersine, sevgiyle gerçeğe uyarak bedenin başı olan Mesih’e doğru her yönden büyüyeceğiz.
Öfkeyi Bırakın (ayet 26-27): Öfkemizin üzerine güneş batmamalı. Öfkelenmek yanlış bir şey değil. Ama öfkeniz sizi aşmasın. Bir doğru öfke var, bir de günahlı benlikten doğan öfke var. Öfkemiz kendi kontrolümüzde olmalı. Kontrolümüz dışına çıkmamalı. Öfkenin kendisi günah değildir. Eski Antlaşmada Tanrı’nın kötülük yapanlara karşı haklı olarak öfkelendiğini görüyoruz. Hatta Kendi halkı olan İsrail’e bile öfkeleniyor. Tanrı’nın Kendisine itaat etmeyenlere karşı öfkelendiğini görüyoruz.
İsa da bazı durumlarda öfkelenmişti.
İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların* masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. Onlara şöyle dedi: “‘Evime dua evi denecek’ diye yazılmıştır. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz!
İsa, çevresindekilere öfkeyle baktı. Yüreklerinin duygusuzluğu O’nu kederlendirmişti. Adama, “Elini uzat!” dedi. Adam elini uzattı, eli yine sapasağlam oluverdi.
Bizler de doğru bir şekilde öfkelenebiliriz. İşte bunun için Pavlus Mezmurlar’dan alıntı yaparak bu konuya giriyor.
Öfkelenebilirsiniz, ama günah işlemeyin; İyi düşünün yatağınızda, susun
Aslında bizim sorunumuz biraz daha farklı. Bazen öfkelenmemiz gereken yerde öfkelenmiyoruz. Yanlış zamanda yanlış şeylere öfkeleniyoruz ama doğru zamanda öfkelenmemiz gereken şeylere öfkelenmiyoruz. Bazen haksızlığa karşı öfkelenmemiz gerekebilir. Ama çoğu zaman duygularımıza, gururumuza, çizdiğimiz imajımıza göre davranıyoruz. Peki, tepkilerimizi neye göre vermemiz gerekiyor? Bu konuda söylenecek çok şey var fakat Pavlus öfkemizle çabucak ilgilenmemiz gerektiğini belirtiyor. Öfkemizin üzerinden günler geçmemeli. Aynı gün öfkemizi sonuçlandırmalıyız.
Eğer uzun bir süre içimizde tutarsak, Pavlus’un da dediği gibi Şeytan’a fırsat vermiş oluruz.
Bizde bir ata söz var: Keskin sirke küpüne zarar.
Öfke kötü düşüncelere ve iftiralara yol açabilir. Bunlar da insana zarar verici daha kötü günahlara yol açabilir. Bu durumda yapılacak en iyi şey öfkemizi itiraf edip içimizden atmaktır. Bazen öfkelenmemiz gereken yerde öfkelenmiyoruz. Açıkça işlenen bir günah gördüğümüzde kızabiliriz. Ama çoğu zaman günahları görmezlikten geliyoruz.
Doğru öfkede bile kontrollü olmalıyız. Yakup 1:19 “Sevgili kardeşlerim, şunu aklınızda tutun: Herkes dinlemekte çabuk, konuşmakta yavaş, öfkelenmekte de yavaş olsun.”Yakup’un sözlerini uyguladığımızda daha az öfkeleneceğimiz çok açık.