fbpx

Kısa bir metin ama Tanrı sözünde ki her ayet her bir söz bizlerin hayatı için yaşam kaynağıdır.

Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O’na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu.  İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir. Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.’  İkincisi de şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.”  Din bilgini İsa’ya, “İyi söyledin, öğretmenim” dedi. “ ‘Tanrı tektir ve O’ndan başkası yoktur’ demekle doğruyu söyledin.  Ferisi konuşuyor, İnsanın Tanrı’yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, bütün yakmalık sunulardan ve kurbanlardan daha önemlidir.”  İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, “Sen Tanrı’nın Egemenliği’nden uzak değilsin” dedi. Bundan sonra kimse O’na soru sormaya cesaret edemedi.

Markos 12:28-34

Bu ayetler ayrıca Matta 22:34-40; Luka 10:25-28 de de bulunmaktadır.

Ayet 28:  Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp O’na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu.

Bu On ikinci bölüm İsa Mesih’in Ferisiler, Sadukiler ve Din bilginleri veya Kutsal Yasa uzmanları tarafından denenme ve soru bombardımanına maruz kaldığı bir bölümdür. Bu ayetleri okuduğumuzda aynı sorgulamanın devam ettiğini görüyoruz.

Bundan önce dirilişle ilgili soruda ilk ayetlerde görüyoruz ki, İsa Mesih’e Sadukiler gelip şu soruyu soruyorlardı. Dirilişten sonra ki yaşamda ne olacak. Aslında bu kişiler yani Sadukiler, Ölümden sonra diriliş olmadığını savunuyordu. Ve bu konuda her zaman Ferisi ve din bilginleriyle tartışma içindeydiler. Bu konu ne zaman açılsa aralarında bir gerginlik oluyordu.  Ama İsa Mesh’i sınamak için halkın önünde şu soruyu sordular.

İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Ne Kutsal Yazılar’ı ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz. Yanılmanızın nedeni de bu değil mi?   İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki melekler gibidirler.  Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa’nın Kitabı’nda, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı’nın Musa’ya söylediklerini okumadınız mı? ‘Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’yım’ diyor.   Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı’dır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz.” dedi. ve bu sözlerle onları susturdu.

– Markos 12:24-27

Ama şimdi ki metne geldiğimizde bu sırada Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa’nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıyor.O’na, “Buyrukların en önemlisi hangisidir?” diye sordu.

Burada Din Bilgini: Demek Kutsal Yazıları kopya etmek, yorumlamak ve öğretmekle uğraşan Yahudi din adamları demektir.

Ayrıca Matta’da şu şekilde yazıyor:

Ferisiler, İsa’nın Sadukiler’i susturduğunu duyunca bir araya toplandılar. Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa’yı denemek amacıyla O’na şunu sordu: “Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?

Matta 22:34-36

Musa’nın Şeriatı üzerinde uzman olan Din Bilgini ya da Kutsal Yasa uzmanı sormuş olduğu bu soruda, öyle anlaşılıyor ki o kadar samimi değildi. Din bilgini O’na tüm buyrukların en önemlisinin hangisi olduğunu sordu. İsa Mesih’i bir tür başka teste tabii tutarak O’nu kıskıvrak yakalayabilecekleri bir fırsat bekliyorlardı Belki de İsa Mesih’in Kutsal Yasa’yı yadsıyacağını düşünüyorlardı. Bu kişiye göre İsa sadece bir öğretmendi. Sonsuz yaşam ise kendi gücüyle kazanabileceği ya da ulaşabileceği bir yaşam biçimiydi. Rab İsa, bu adama yanıt verirken bütün bunları göz önünde bulundurmuştu herhalde.

Eğer yasa uzmanı alçakgönüllü ve tövbekâr bir yaklaşımda bulunmuş olsaydı, o zaman İsa’nın ona verdiği yanıt çok daha farklı olabilirdi. Bu koşullar altında İsa adamın dikkatini şeriata, yani Kutsal Yasa’ya çekti.

29. Ayette İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab’dir.
İsa, Yahudi amentüsü olan bizim bildiğimiz adıyla iman bildirgesi yani Şema’dan (Tesniye 6:4) alıntı yaparak başladı:

“Dinle, ey İsrail! Tanrımız olan Rab tek Rab’dir.” diye yazılıdır. İsa Mesih onların yönettiği sözlere yanıt olarak bu sözlerle başladı.

Bu sözler Yasanın Tekrarı 6.bölüm 1den 9.ayet arasında geçiyor okuyalım:

Tanrınız RAB’bin size öğretmek için bana verdiği buyruklar, kurallar, ilkeler bunlardır. Mülk edinmek için gideceğiniz ülkede onlara uyun. Yaşamınız boyunca siz, çocuklarınız ve torunlarınız, size verdiğim bütün kurallara, buyruklara uyarak Tanrınız RAB’den korkun ki, ömrünüz uzun olsun. Kulak ver, ey İsrail! Söz dinleyin ki, üzerinize iyilik gelsin, atalarınızın Tanrısı RAB’bin size verdiği söz uyarınca süt ve bal akan ülkede bol bol çoğalasınız. “Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB’dir. Tanrınız RAB’bi bütün yüreğinizle, bütün canınızla, bütün gücünüzle seveceksiniz. Bugün size verdiğim bu buyrukları aklınızda tutun. Onları çocuklarınıza benimsetin. Evinizde otururken, yolda yürürken, yatarken, kalkarken onlardan söz edin. Bir belirti olarak onları ellerinize bağlayın, alın sargısı olarak takın. Evlerinizin kapı sövelerine, kentlerinizin kapılarına yazın.” Diye bildirilir.

Yasanın Tekrarı 6:1-9

6:4-9 DİNLE, EY İSRAİL. Bu bölümden deminde söylediğim gibi genellikle “Şema” yani İbranicede. jama “dinlemek” adıyla söz edilir.
İsa’nın döneminde yaşayan Yahudiler, hem günlük olarak hem de havradaki ibadetlerde dindar Yahudilerden düzenli olarak vaaz dinlemeye alışıktı. Şema, Tanrı’nın tek ve mutlak öz yapısının tipik bir yansımasıdır ve bu buyruğu İsraillilere yönelik iki aşamalı bir emir izler.

1) Bir olan Tanrı’yı bütün yürekleriyle, bütün canlarıyla ve bütün güçleriyle sevmeleri (a.5-6), ve 2).olarak inançlarını çocuklarına özenle öğretmeleridir. (a.7-9)

Şimdi bu yasanın tekrarında bulunan bu 4.ayeti kısaca ele alalım.
6:4ayetinde TANRIMIZ RAB TEK RAB’DİR. Bu ayet, a.5- 9; 11:13-21; Çölde Sayım.l5:37-41 ile birlikte tek tanrıcılığı öğretir.

Bu öğreti Tanrı’nın farklı, tanrıların tümünün birleşimi değil, tek gerçek Tanrı olduğunu ve yeryüzündeki sözde tanrılar ve ruhlar arasında en büyük yaratıcı güce sahip olduğunu açıklar. Çıkış . 15:11de şöyle yazıyor “Var mı senin gibisi ilahlar arasında, ya RAB? Senin gibi kutsallıkta görkemli, heybetiyle övgüye değer, Harikalar yaratan var mı?

Bu ayetleri okuduğumuzda Tanrı, İsrail’in sevgisinin ve itaatinin yegâne amacı olmalıydı (a.4-5). “Tekliğin” yani birliğin bu yönü, diğer tanrılara tapınmanın yasaklanmasına temel teşkil eder. Çıkış.20:3 te Rab şöyle buyuruyor“Benden başka tanrın olmayacak.)

Günümüzde birçok kişiyle iyi haberi paylaştığımızda karşımıza çıkan birçok soruların başında bizlere sorulan soruların başında ilk sırayı çeken soru şudur. Üçlübirlik nedir? Siz üç tanrıya mı inanıyorsunuz konusudur.

Çıkış.20:3 te Rab şöyle buyuruyordu “Benden başka tanrın olmayacak.”

Bu Soruyu kısaca şu şekilde açıklaya biliriz bana göre: Tabii ki bunun farklı yöntemleri de olabilir. Ama bu kişiden kişiye değişebilir Tanrı’yı özünde bir olan ancak Baba, Oğul ve Kutsal Ruhtan oluşan üçlübirliğe sahip bir varlık olarak açıklayan Yeni Antlaşma bu öğreti ile çelişmemektedir. Çünkü Yeni antlaşmada İsa Mesih Yahya tarafından vaftiz edildiğinde bu üçlü birliğin eşsizliğini ve birliğini görüyoruz.

Markos 1:7-11 OĞLUM’SUN, SENDEN HOŞNUDUM. Sözlerini okuyoruz:

Şu haberi yayıyordu: “Benden sonra benden daha güçlü olan geliyor. Eğilip O’nun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim. Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi Kutsal Ruh’la vaftiz edecektir.” O günlerde Celile’nin Nasıra Kenti’nden çıkıp gelen İsa, Yahya tarafından Şeria Irmağı’nda vaftiz edildi. Tam sudan çıkarken, göklerin yarıldığını ve Ruh’un güvercin gibi üzerine indiğini gördü. Göklerden, “Sen benim sevgili Oğlum’sun, senden hoşnudum” diyen bir ses duyuldu.

– Markos 1:7-11

Burada ve Kutsal Yazıların başka yerlerinde Tanrı, ortak tanrısal doğayı paylaşan üç ayrı kişilikte var olan tek bir öz olarak açıklanır:Baba, Oğul, Kutsal Ruh, böylece Tanrı, bir anlamda tektir (yani, birdir) ve bir diğer anlamda çoğuldur (yani, üç) (krş. Mat.3:16-17; 28:19; 2Ko.l3:l4; Ef.4:4-6; lPe.l:2; Yah.l:20-21).

Kutsal Yazılarda Tanrı’nın kusursuz birlik içinde tek bir tabiata ve öze sahip tek varlık olduğu öğretilir. (Mar.12.29; Yas.6:4; Gal.3:20).
Tanrı’nın kişiliklerinden hiçbiri, diğer ikisi olmadan Tanrı değildir ve her biri diğer ikisiyle birlikte Tanrı’dır. Tek Tanrı, tanımlanabilen ve ayrı olmakla birlikte birbirinden bağımsız olmayan üç kişilikte varlığını sürdürür.

Bu Üçlübirlik, üç farklı Tanrı, Tanrı’nın üç parçası ya da üç ifadesi değil, fakat tek gerçek ve ebedi Tanrı’yı tam bir birlik içinde oluşturan üç kişiliktir.

Hem Oğul hem de Kutsal Ruh, yalnızca Tanrı için geçerli olabilecek sıfatlara sahiptir.

Yardımcı ayetler: (Yar. 1:2; Yşa.61:l-3; Yu. 1:1, 14 ; 5:18 ve 14:16; 16:8, 13; 20:28 ve Elç.5:3- 4; Rom.8:2, 26-27; lKo.2:10-11; 2Se.2:13; İbr.9:l4).

Üç kişiliğin hiçbirisi yapılmamış ya da yaratılmamıştır, fakat her birisi öz varlığı, sıfatları, gücü ve görkemi bakımından eşittir. Tanrı’da ezelden beri süregelen sevgi, ilişki, paydaşlık, ilahi sıfatların ve bilginin ortaklığı öğretisi, üç kişilikte var olan tek Tanrı kavramı ile açıklanır (krş. Yu.l0:l4-15; 11:27; 17:24; lKo.2:10).

Aslında şimdi kullandığımız çeviri değil de bundan önceki eski çeviride şöyle yazıyor: 4 Dinle, ey İsrail: Allahımız RAB bir olan RABDİR; Bu çeviride beni etkileyen ve benim aldığım öğretide. Bana örnek olan bu sözler. Tanrı’nın üçlü birliğini öğretirken bana çok yardımcı olmuştur. Bu yüzden Tek değil Bir olan Yani iç içe kenetli olan üçlü birliği temsil eden ayetlerden birdir.

O zaman İsa Mesih bu buyruğu onlara iletirken veya tekrarlarken onların sadece kendi gelenek ve göreneklerine güvenmeyi değil de yalnızca Rab’be itaat etmelerini istedi.