fbpx

Bu duanın üç bölümü var: 1,Tanrı, 2,Günahkar ve 3, Merhamet.

Vergi memurunun Ferisi’den farkı, tapınağın uzağında durup Tanrı’ya yakarırken “tek ve doğru olan ” kudretli kutsala hitap ettiğinin farkındaydı. Saygı ve korkuyla gözlerini bile yukarı kaldıramıyordu. Çünkü O’nun yakıcı parlaklığından korkuyordu. Günahkar olduğunun bilincindeydi. Bütün bunlardan dolayı vergi memuru Tanrı’ya yürekten yakardı. Ferisi ise sunağın çok daha yakınında olmasına rağmen, o denli benliğiyle doluydu ki, içinde Tanrı’ya ait bir yer yoktu ve bu nedenle Tanrı’dan uzaktı. Ferisinin aksine vergi memuru kurtuluş hakkında bir şeyler biliyordu. Çünkü günahkar olduğunu biliyordu. Ne kadar alçak ve değersiz biri olduğunun bilincinde, diz çökmüş, utanç içinde, Tanrı’dan isteyebileceği tek şeyi, kurtuluşunu istiyordu.

Vergi Memurunun duasındaki “merhamet” sözcüğünde gönül almak ve bağışlanmak anlamı vardı. Yani “günahların kurban kanıyla bağışlanması” gibi… Tapınakta kurbanların nasıl sunulduğuna dair güzel bir bölüm Levililer 16 da geçer. Levililer 16:l-2’de Tanrı’nın kurbana ne kadar önem verdiği vurgulanmıştır.

“RAB’bin huzuruna yaklaştıkları için ölen Harun ‘un iki oğlunun ölümünden sonra RAB Musa ‘ya şöyle dedi: ‘Ağabeyin Harun ‘a de ki, perdenin arkasındaki En Kutsal yere ikide bir girmesin. Antlaşma sandığının üzerindeki bağışlama kapağına yaklaşmasın, yoksa ölür. Çünkü Ben kapağın üzerinde, bulut içinde görünüyorum.”

Yasaya aykırı olarak kutsal olmayan ateş sunan başkâhinin oğulları anında Tanrı’nın gazabıyla yanıp yok olmuşlardır. Burada Tanrı’nın kutsallık konusunda son derece ciddi olduğunu, asla şakaya gelmediğini görüyoruz. Günah ölüme götürür, günahkarları da yargı altına sokar. Tanrı’nın huzuruna gelen herkes uygun olmalıdır. Aksi takdirde ateşle yanacaklardır. Tanrı merhamet gösterip günahkarlara gazabından korunmak üzere bir yol gösterdi. Harun’u uyardıktan sonra, ona kutsal huzuruna nasıl gelinmesi gerektiğini anlattı. Harun yılda bir kez, kendisi ve ailesi dahil, Tanrı’nın tüm halkının günahlarının bağışlanması için başlangıç olarak bir boğa kurban edecekti. Daha sonra yine günahlar için bir teke kurban edecekti.

Tanrı şöyle dedi:

Bundan sonra, halk için günah sunusu olarak tekeyi kesecek. Kanını perdenin arkasına götürecek. Boğanın kanıyla yaptığı gibi tekenin kanını da Bağışlanma Kapağı’nın üzerine ve önüne serpecek. Böylece En Kutsal Yer’i İsrail halkının kirliliklerinden, isyanlarından, bütün günahlarından arındıracak.

Levililer. 16:15-16

BaşKahin bütün bunları, hem kendinin, hem ailesinin ve hem de tüm İsrail halkının günahlarının bağışlanması için yapacaktı.

Tüm bunlar neyi temsil ediyor? Keçi, Tanrı’nın günahkar halkını temsil ediyor. Bir hayvan kurban edilmeden evvel günahkar kişi elini hayvanın başına koyarak günahlarını itiraf ederdi.

Böylelikle günahlarını hayvana geçirmiş olurdu ve bu hayvan sunakta kurban edilirdi Çünkü üzerine geçen günahlardan dolayı ölmesi gerekirdi. Tanrı’nın Adem’e günah işlersen ölürsün dediğini hatırlayın. (Yaradılış. 2:17) O zaman kesilen ceza geçerliliğini yitirmemiştir. Günahları Bağışlatma Gününde kurban edilen keçi, her günahkarın yaşamının Tanrı’nın elinde olduğu ve günahın cezasının ölüm olduğunun bir hatırlatmasıydı. Akıtılan kurban kanı ise günahların bağışlandığının kanıtı idi.”..Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” diyor Tanrı Levililer. 17:11 de.

Kanın günahı gidermesinin nedeni, Tanrı’nın günaha verdiği ölüm cezasının yerine getirilmiş olmasıdır. Kahin kanı altın kaplı Bağışlama Kapağının üzerine ve önüne serperdi. Bu kapak En Kutsal yerde bulunan Antlaşma Sandığı’nın kapağıydı. Bu kapak ilahi yargılanma yeriydi. Çünkü kapağın altında Tanrı’nın halkı ile yaptığı ve halkın ihlal ettiği antlaşma bulunuyordu.Kapağa kan serpmek işleminin anlamı bağışlatma kurbanının, Tanrı ile günahkar halkı arasına girdiğini işaret ediyordu. Burada vurgulanması gereken önemli bir konu var; bir hayvan kanının günahı gidermesi mümkün değildi.