Resim: Kat Jayne
“Eğer sevgini kazandımsa, lütfen armağanımı kabul et” diye karşılık verdi, “Senin yüzünü görmek Tanrı’nın yüzünü görmek gibi. Çünkü beni kabul ettin. Lütfen sana gönderdiğim armağanı al…Tanrı bana öyle iyilik yaptı ki, her şeyim var.” —Yaratılış 33:10–11
Yaratılış kitabındaki Yakup ve Esav kardeşleri hatırlıyor musunuz? En sonunda, öyküleri şaşırtıcı bir bağışlama öyküsüdür. Yakup, Esav’ın miras bereketini babasından çaldığı zaman Esav intikam almak amacıyla Yakup’u öldürmek için yanıp tutuşuyordu. Yıllar geçtikten sonra kardeşler yeniden bir araya geldi. Yakup hâlâ Esav’dan korkuyordu ama Esav değişmişti. Yakup’u bağışladı, ailesini kabul etti ve Tanrı’nın Yakup’a verdiği bereketlerden ötürü sevinç duydu. Yakup, Esav’ın kendisini kabul etmesini, “Tanrı’nın yüzünü görmeye” benzetti. Esav’ın bağışlaması, Yakup’a Tanrı’nın karakterini yansıtmıştı.
David Powlison, Good and Angry (İyi ve Öfkeli) adlı kitabında şöyle yazmıştır: “Öfke adaletle ilgilidir. Ama bağışlamak merhametli adaletsizliktir. Yalnızca adil, haklı, yansız ya da makul olan şeyi yapmamayı seçersiniz. Bağışlamak bize yapılan haksızlığı inkâr etmek değildir. Haksızlığın gözünün içine bakıp “merhametli adaletsizlikle” karşılık vermektir. Esav’ın yüzünde hak etmediği merhameti gören Yakup, Tanrı’yı gördü çünkü en merhametli adaletsiz olan varlık Tanrı’dır. Tanrı düşmanlarına hak ettikleri şekilde davranmaz (bkz. Mezmur 103:10). Bunun yerine, “Doğu batıdan ne kadar uzaksa, O kadar uzaklaştırdı bizden isyanlarımızı.” (Mezmur 103:12).
Bağışladığınız zaman, başkalarına Tanrı’yı göstermiş olursunuz.
Ben kişisel olarak bağışlamamın yıllar sürdüğü derin bir yara aldım. Yıllarca danışmanlık ve şifa duası alıp Mesih’te olgunlaştıktan sonra, nihayet gerçek bağışlama noktasına vardım. Danışmanım beni yaralamış olan kişiye, hiçbir beklenti içinde olmadan bir mektup yazmamı söyledi. Mektup, Tanrı’nın benim günahımı bağışlayarak gösterdiği iyiliğinin o kişiyi bağışlamak için beni özgür kıldığını açıklayacaktı.
Ben de böyle yaptım. Karşılığında hiçbir şey beklemiyordum ama bu aile üyesi, bağışlanmak için büyük bir heves göstererek beni şaşırttı. Benimle buluşmaya ve özür dilemeye istekliydi ama daha önce bu konuyu nasıl açacağından bir türlü emin olamamıştı. Bağışlanmanın umut edemeyeceği bir şey olduğunu düşünmüştü. Benim beklenmedik bağışlamam, uzun süredir söylemek istediği zor şeyleri söylemesi, yanlışlarını itiraf etmesi ve yeni bir başlangıç istemesi için ona cesaret verdi. Adaletsiz merhametin kendisine açık olduğunu öğrenir öğrenmez, yanlışları düzeltme ve ilişkimizde barışı sağlama fırsatını hemen kabul etti.
Geriye dönüp baktığımda, bu öykü bana çok tanıdık geliyor. Size de tanıdık gelmiyor mu? Bizi itiraf etmeye, tövbe etmeye ve Mesih’e yaklaşmaya çeken şey, O’nun adaletsiz merhameti değil midir? Tanrı korkusu bilgeliğin temeli olabilir ama Tanrı’nın merhametinin muazzamlığı… Gerçek tövbe ve barışmayı sağlayan şey budur.
Eğer size yapılan haksızlığa bakıyorsanız ve bağışlamaya hazır değilseniz, Tanrı’nın size yönelik adaletsiz merhameti üzerinde düşünmeye zaman ayırın. Merhamet merhameti doğurur.