İlk Elçiler’in döneminde (İ.S. 33-70) Roma İmparatorluğu hem siyasal hem de askeri bakımdan egemenliğini kabul ettirmişti. Roma kendi sınırları içindeki Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa hoşgörülü davrandı. Yahudi milliyetçilerin ayaklanması üzerine Roma İ.S. 70 yılında Kudüs’ü ele geçirdi. Bunun sonucu olarak Filistin’deki Yahudi devleti yıkılıp tarihe karıştı; Hıristiyan kilisesi de Kudüs’ten Antakya’ya taşındı. İncil buradan Anadolu’ya, Yunanistan’a ve Roma’ya ulaştı. İlk Hıristiyanlar İsa Mesih aracılığıyla kazandıkları ruhsal kurtuluşu anmak ve kutlamak için halka açık yerlerde ve evlerde toplanırlardı.
İlk Elçiler’in döneminden sonraki yıllar (İ.S. 70-100), Hıristiyanların dünyanın dört bir yanına yayıldığı yıllar olarak bilinir. Bu dönemde Hıristiyanlığın merkezi Antakya’dan Roma’ya kaymıştır. Yine bu dönemde Roma, bilinen dünyanın tek egemeni olarak tüm uluslara boyun eğdirmişti; bununla birlikte tüm dinlere hoşgörülü davrandı. Bu dinlerden biri olan Yahudilik, ulus dini olduğundan kabuğuna çekildi; ama Hıristiyanlık, yüksek ahlâki değerleri ve yalın tapınma biçimiyle büyümeye devam etti.‘Büyüyen Kilise’ çağında (İ.S. 100-312), karşıt bir dünyaya meydan okuyan Hıristiyanlar sürekli kıyıma uğradılar. Çatışma özellikle yozlaşmış putperest toplumlarla kilise arasında. Din ve politika iç içe geçtikçe de kilise içinde gelişen çıkar çatışmaları biçiminde sürdü.