Dileyen, yaşam suyundan karşılıksız alsın. —Vahiy 22:17

İ.Ö. 588 yılında Yeruşalim’i kuşattıklarında Babilli askerlerin aklındaki soru, “Ne kadar dayanacaklar?”dı. Nebukadnessar’ın ordusu Yeruşalim’i kuşatmış, yiyecek ve gereçlerin kente girmesini engellemişti. Bu küçük kent ne kadar dayanabilirdi? Bir ay geçti, sonra bir ay daha. Tam bir yıl geçti ve Yeruşalim halkı hâlâ direnmeyi sürdürdü! Bunu nasıl yapabiliyorlardı?

Ana nedenleri bol bol su kaynakları olmasıydı. Kent surlarının dışında harika bir kaynak vardı. Daha önceleri, şehri istila eden ordulardan çok çekmişlerdi ama Kral Hizkiya, som kayaçta 542 metrelik bir tünel açtırarak bu sorunu çözmüştü. Bu harika tünel şehir surlarının altından Yeruşalim’in içindeki Şiloah Havuzu adı verilen bir havuza bağlanıyordu. Bu yaşam kaynağı olmadan Yeruşalim çok kısa bir zaman içinde düşmana teslim olurdu.

Bunun üzerinden 2500 yıl geçmişti. Düşmanın İsa Mesih’in kilisesini simgeleyen “Yeruşalim”i yine kuşatmış olduğunu söyleyebiliriz. Yine düşmanın aklındaki soru, “Ne kadar dayanabilecekler?” sorusudur. Ve yine bu su teminine bağlıdır!

“Yeruşalim” halkı susuzluklarını gidermek için nereden su içiyorlar? İsa Mesih aracılığıyla bol saf su kaynağı vardır (Yuhanna 4:13–14’ü okuyun.) Zafer için bu sudan içmek kesinlikle gereklidir. Buna karşın kent surlarının dışına çıkmaya ve düşmanın su rezervlerinden içmeye cesaret eden bazılarını görüyoruz! Bu kişiler ruhsal sağlıklarına büyük tehlike oluşturarak pak yaşam sularını düşmanın kirli su birikintileri için bırakıyorlar.

Tetikte ve sevecen liderleri ve koruyan standartlarıyla “Yeruşalim”in güvenli surları içinde kalalım! Evet pak, lekesiz Diri Su Kaynağı’ndan sık sık içelim.

Ne kadar hayatta kalacaksınız? Bu ne içtiğinize bağlıdır.