Resim: James Wheeler

“…Ne mutlu Tanrı‘nın Sözü’nü dinleyip uygulayanlara!..”  —Luka 11:27-28

Rab İsa’nın öğretişleri ve mucizeleri birçok insanı hayrete düşürmüştü. Daha önce böylesi harikaları ne görmüşler ne de duymuşlardı. İncil yazarları, insanların İsa’nın yaptıkları karşısında düştükleri hayret ve şaşkınlıklardan birçok kez bahsetmişlerdir. Yukarıdaki ayette geçen olayda İsa ders verirken kalabalığın arasından bir kadın hayretinden seslenmişti. Duygularını kontrol edememişti. İsa’nın yaptıkları ve söyledikleri karşısındaki hayreti şaşkınlıkla seslenmesine neden olmuştu.

Kadının sözleri o an ne düşündüğünü bize anlatıyor. O kadın İsa’yı dünyaya getiren kadını bereketledi çünkü İsa’nın öğretişini dinlemekten, O’nun muhteşem mucizelerini görmekten çok memnundu. Bu kadın için İsa’nın muhteşem şeyler yaptığı bir yerde bulunmak görkemli bir deneyimdi. İsa’ya karşı çıkan din adamları ve Ferisileri sözleri ile susturmasını görmek bu kadın için müthiş bir şeydi. Dünyaya bu muhteşem kişiyi vereni bereketledi.

Rab İsa ona şaşırtıcı bir cevap verdi. Kadın İsa’ya karşı bir derecede övgü belirtmesine rağmen O, bunları kabul etmiyor gibi gözüküyordu. Aslında, kadının sözlerini bazı konularda yanlış bir bakış açısına sahip olduğu için yadsıyordu. Tabii ki Rab İsa’nın muhteşem bir kişi olduğu ve öğretişleriyle mucizelerinin görkemli olduğu doğrudur. Buna rağmen sadece O’nun işlerini görmek ve öğretişlerini dinlemek gerçek bereketlenme değildir. Aslında binlerce insan kadının orada duyduklarını ve gördüklerini görüp de hiçbir zaman gerçekten “bereketlenmemişti.”

Peki bundan sonra gerçek bereketlenmenin ne olduğunu İsa nasıl söylüyor? “Ne mutlu Tanrı’nın Sözü ‘nü dinleyip uygulayanlara.” Gerçek bereketlenme Tanrı Sözü’yle bir şekilde bağlantılıdır. Sadece mutluluk, hayret ve diğer herhangi bir duyguyla olan bir deneyim değildir. Bunun gibi duygusal deneyimler geçicidir ve önceden beklenmez. Onlar gelir ve gider, biz onlara bel bağlayamayız. Eğer gerçek bereketlenme sadece duygusal deneyimler olsaydı, o zaman çoğunlukla gerçekten bereketlenme hemen hemen imkânsız olacaktı. Günümüzün büyük bir kısmında işimizle, çocuklarımızla, okulla ya da diğer sorumluluklarımızla meşgul oluyoruz ve mutluluğumuz hakkında düşünmeyi durduramıyoruz. Diğer tarafta, eğer bir kişi her zaman mutluluğu hakkında düşünüyorsa tamamıyla bereketlenmeyecektir. Üstelik bu dünyada Tanrı için herhangi bir yararlı rol sahibi olması da mümkün olmayacaktır.

Gerçek bereketlenmenin ne olduğu sana sorulsaydı ne derdin? Tanrı’nın zor zamanlarında sana yaptığı yardımlarından, muhteşem deneyimlerinden mi bahsedersin? Tanrı’nın yaşamında büyük ihtiyaçlarını karşılamasından mı söz edersin? Aslında bunlar da bereketlerdir. İsa’nın kadına verdiği cevabı hangi birimiz nasıl verebilir? Kaçımız gerçek bereketlenmenin Tanrı Sözü’nü anlayıp uygulamanın olduğunu düşünürdü? İsa böyle düşünüyor. Ya sen?

Bereketlenmiş!