Resim: Markus Winkler
Kutsal Kitap’tan Okunacak Bölüm: Yaratılış 11:1–9; 12:1–9
Seni büyük bir ulus yapacağım, seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, bereket kaynağı olacaksın. — Yaratılış 12:2
Babil Kulesi, uzun zamandan beri insanın hırs ve gururunun akılsızlığını simgelemiştir. Bu görkemli yapının inşaatında çalışanlar, kendilerine “ün salmak” (ayet 4) istiyordu. Şüphesiz, insan zekâsını yüceltecek bir abide inşa etme niyetindeydiler. Ama Tanrı onların bu kibirli planlarını etkin bir şekilde boşa çıkardı ve bu yarı inşa edilmiş kule tarihte insan akılsızlığına bir abide oldu. Bu akılsız inşaatçılar “ün saldılar” ama bu onların istediği gibi bir ün olmadı. Son söz, her zamanki gibi Tanrı’nın oldu.
Uzun yıllar sonra yine aynı bölgede bir adam dünyada sahip olduğu her şeyi develere ve eşeklere yükledi. Tanrı’nın, “Ülkeni bırak,” çağrısına itaat ederek putlara tapan çevresinden, Tanrı’nın kendisine göstereceği bilmediği bir diyara doğru yola çıktı. Durup kendisi için abideler yapmak bu alçakgönüllü adamın aklına bile gelmedi. Tanrı’nın, “sana ün kazandıracağım” (Yaratılış 12:2) vaadini hatırladı. Onu güden tutku ne miydi? Sadece itaatti. Tanrı’nın, ismiyle istediğini yapmasına izin vermişti. Son sözü Tanrı söylemişti. Günümüzde İbrahim’in ismi, Kutsal Kitap tarihindeki en büyük isimlerden biridir.
Kendimizi değerlendirelim. Yaptıklarımızı neden yapıyoruz? Kaç Babil Kulesi inşaat halinde? Kendimize hizmet etmekle mi, yoksa Tanrı’ya itaat etmekle mi ilgileniyoruz? Tanrı’nın büyüklük ölçütü bizim bildiğimiz insan ölçülerine göre değildir. Bu bir ironi oluşturmaktadır. Kendilerine bir şöhret edinmek istemek için fazlasıyla alçakgönüllü olanlar en büyük şöhrete erişir. Büyük isimler konusunda son sözü Tanrı’nın söyleyeceği açıktır. Babil projesini bırakın ve vaat ve bereket dolu bilinmeyen diyara doğru yola çıkın.
Bir insan önemsiz bir iş yapmak için fazla büyükse, büyük bir iş için fazlasıyla önemsizdir.