Resim: milicad
“Böylece kalkıp babasının yanına döndü. Kendisi daha uzaktayken babası onu gördü, ona acıdı, koşup boynuna sarıldı ve onu öptü. Oğlu ona, ‘Baba’ dedi, ‘Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. Ben artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.’ Babası ise kölelerine, ‘Çabuk, en iyi kaftanı getirip ona giydirin!’ dedi. ‘Parmağına yüzük takın, ayaklarına çarık giydirin! Besili danayı getirip kesin, yiyelim, eğlenelim. Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.’ Böylece eğlenmeye başladılar.” — Luka 15:20–24
İsa’nın Luka 15:11-24‘teki benzetmesinde, babasına adeta o ölmüş gibi davranan yoldan çıkmış bir oğul mirastan payını ister. Oğul uzak bir ülkede parayı yiyip bitirerek dibe vurur ve tekrar babasına döner. Oğul henüz uzaktayken babası şefkatiyle ona koşar. Bu olağanüstü bir durumdur – o zamanki İsrailli babalar, özellikle kendilerini utanca düşüren çocuklarına uzun giysiler içinde koşmazlar. Ama bu baba koşuyor! Oğul günahını itiraf ediyor ve baba onu onurlandırarak karşılık veriyor. Oğlunun dönüşünü en iyi kaftanla, bir yüzükle ve bir şölenle kutluyor!
İsa bu benzetmeyi büyük bir kalabalığa anlattı. Tanrı’nın nasıl olduğunu onların bilmelerini istiyordu. İhanete uğrayan baba gibi, Tanrı da kusurlu çocuklarına şaşılacak bir iyilik gösterir. Rab, çocukları henüz günahkarken onların ardına düşer ve onları eve getirmekten sevinç duyar.
Buradaki olayların sırası beni özellikle şaşırtıyor. Oğul günahlarını itiraf edene dek babanın şefkat göstermeyeceği hayal edilir. Oğul bir yıl süresince tövbe ettiğini ortaya koymalı ve sonra adına şölen düzenlenmelidir. Biz böyle yapardık, değil mi? İnsanlar bize haksızlık yaptıklarında onlara lütfetmek için onları iyice çalıştırırız. Bizim gözümüze girmek zorundadırlar. Ancak beklenen sıra, Luka 15’te ters yüz oluyor. Mağdur baba oğlunu uzaktayken görüyor ve daha yaklaşmadan ona şefkat gösteriyor. Oğlunu kucaklamak ve öpmek için koşuyor ve oğul ancak o zaman itirafta bulunuyor. Oğlun babasının gözüne girmek için çaba göstermek gibi bir zorunluluğu yoktur. Hemen bağışlanır ve kucaklanır.
Baba, oğlu tarafından ciddi bir şekilde haksızlığa uğradığı hâlde ilk adımı atar. Çocuğuna doğru lütufla koşar. Oğlun zor bir itirafta bulunması için ona cesaret veren şey acaba babanın attığı sevgi dolu ilk adım mıydı diye de merak etmiyor değilim: “Baba, Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim.”
Tanrı sevgiyle ardımıza düşer. Sevinçle bizi bağışlar. Bağışlama konusunda büyümek isterken, hak etmeyen sevdiklerine şefkat gösteren göklerdeki Babamız’ın örneğine bakalım.
Henüz hak etmemiş olan kimlere sevgi ve lütuf gösterebiliriz? Size haksızlık eden ya da yaralayan birisi için dua ederek sevgiyle ilk adımı atın.