Yazar: Yılmaz Efendioğlu

İman, umut edilenlere güvenmek, görünmeyen şeylerin varlığından emin olmaktır. —İbraniler 11:1

Türkiye’ye ilk geldiğim zaman, ev ziyaretleri veya restoranlarla ilgili olan “Yine bekleriz” ve “Seni bekliyoruz” olan iki ortak ifadeyi tamamen yanlış anlamışım. Bunun nedeni, sözlükte beklemek kelimesini, “duygusal veya umutsal olan beklemek (expecting)” yerine “zamanla alakalı olan beklemek (waiting)” olarak çevirmemdi. İkisi için de mükemmel tanımlar bulabilirsiniz, ama eğer dikkat etmezseniz, çeviri yaparken bir şeyleri kaybedeceksiniz.

Birçok Batı toplumlarında –Bilhassa İngilizce Konuşanlar- insanlar özellikle başka insanları beklemeyi sevmiyor. Zaman alınıp satılabilen bir eşyaya benziyor ve birilerini bekletmek, onlardan bir şeyler çalmak gibidir. Ancak ikinci olarak bahsettiğimiz beklemek fiilini (waiting), diğer anlamında kullandığımızda (expecting), bütün çağrışım değişir ve onun gerçek anlamı ortaya çıkar. Bunun dışında, “tekrar bekleriz!” ifadesini “sizi [yakında] tekrar bekliyoruz” olarak düşünün. Bu çağrıya baktığımızda, “sizi bekliyoruz (waiting)” olan deyimi, “sizi [müşterimiz olarak] bekliyoruz (expecting)” anlamında düşünmeliyiz.

Buradaki ikinci (expectant) bekleme kavramı Kutsal Kitap’a ait olan umut kavramıdır. Gerçekleşmemiş birtakım vaatler var dahası bu vaatlerin gerçekleşmesini sevinçle ve sabırla beklemeliyiz. İbraniler 11:1 İmanın, çoktan gerçekleşmiş olsa bile, umduğumuz şeylere inanmak olduğunu söylüyor. Ayrıca, umut kendi başına, inancımızın boşuna olmadığına dair, disiplinli bir beklentisidir. Umut zamanla ilgilidir fakat zamanın geçip gitmesi kaybettiğimiz anlamına gelmez. Aksine, gelecekteki ödüllere yönelik bir yatırımdır.

Kutsal yazıların hiçbir yerinde, İsa Mesih’in dönüşüne ait olan değişmez umudumuzdan daha önemli bir şey yoktur. Gittiği zaman, O’nun dönüşü için hazır bulunan kişilerin o dönmeden önce ölümü tatmamaları için vaat verdi (Matta 16:28). Bu vaat onun döneceğine her saniye inanan bazılarını gerçekten sadık kalmaları ve hiçbir şey yapmamaları için teşvik etti. Büyük ihtimalle, İsa’nın bu cümleleri Yuhanna’nın Vahiysel görümü ve kendisinin ikinci kez geleceğine ile ilgiliydi. Bu görümde, Elçi Yuhanna bu umudu yineliyor: “Bunlara tanıklık eden, “Evet, tez geliyorum!” diyor. Âmin! Gel, ya Rab İsa!” (Vahiy 22:20)

Bu umutsal beklenti, bir eylem talep ediyor. İsa cennete yükselmeden önce, O’nu takip edenlere tüm ulusları ve dilleri O’nun öğrencileri olarak yetiştirme görevi verdi. Bu tüm imanlıların biraz zamanını ve birlik içindeki çalışmalarını kapsayacaktı. Yani bu çok büyük bir görevdi. Fakat İsa’nın cennete gitmesindeki bu ilk şok takipçilerin çoğunu şaşkın bırakmış olmalı, Meleklerin onlara gitmelerini hatırlatması gerektiği gibi. İsa’nın ayrılışını gördükleri gibi gelişinin de aynı olacağı söylendi, böylece, işe koyuldular. (Elçilerin İşleri 1:11)

Elçilerin İşleri kitabı, öğrencilerin ve ilk dönem kilise üyelerinin bu emirleri pratikte nasıl uygulamaya başladıklarını göstermektedir. Bir kilise olarak İsa Mesih’in emirlerini yerine getirebilmeleri için Kutsal Ruh’a güvenmeyi ve birlikte çalışmayı öğrenmek zorundaydılar. Bu arada, İsa’nın gelişine olan isteklerinin tetiklediği birçok zulmün geleceğini de öğrendiler. Bu deneme döneminde, ilk dönem imanlıların sabırlarını ve imanlarını sınandı fakat onların umutları ödüllendirilmişti tıpkı zulüm gördükleri gibi, İsa’nın mesajını gittikleri her yere götürdüler ve yaydılar. Göklerin Krallığı’nın baştanbaşa tüm dünyaya yayıldığını gördüler ve öğrendikleri şeyleri yazmaya başlamaları gerektiğini anladılar. İsa’nın döneceklerine dair olan ümitlerinden hiçbir zaman vazgeçmediler. Ama yine de, İsa’nın dönüşünü beklerken bile gelecek nesillerin o ümitleri paylaşmaları için yazmaları ve bildirmeleri gerektiğini anladılar.

Türkçe’deki umutla beklemenin derinliğini anlatan bu son ifadenin İngilizce’deki en iyi çevirisi “I can’t wait for you to come” yani “Seni dört gözle bekliyorum.” Bu olumsuz cümlede hiçbir yanlış anlaşılma yok, bir arkadaşın ne kadar aktif bir şekilde izlenmesini ifade etmektedir. Yani iki göz yeterli olmayacaktır. 4 tane olmalıdır! Ve aslında bu ifade bugün imanlıların Rab’bi nasıl umut ettikleri ve bekledikleri ile benzerlik göstermektedir. İsa’nın o tepede duru takipçilerine çok yakında geleceğini ve o günün bize onlardan daha yakın olduğunu anlatmasından beri neredeyse 2000 yıl geçti. Öyleyse, umutlarımızda etkin olalım. An İsa’nın eli kulağında olan dönüş vaadini tamamlamasını beklerken, İmanla dolu olmalı, herkese O’nun Müjdesini anlatmalı ve İsa’ya karşı “Yine Bekleriz!” diyerek bize katılacak öğrenciler yetiştirmeliyiz.