Laodikya bugün Denizli ile Pamukkale arasında kalan Eskihisar’dır. İ.Ö. 250 yılında 2. Selefkus Antiokus tarafından kurulmuştur. Karısı Laodikya’nın adı verilmiştir. O dönemden kalan tiyatro, stadyum, kilise kalıntıları bu güne dek ulaşmıştır.

Helenistik ve Roma dönemlerinde Anadolu’nun önemli bir kavşak noktası ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuş zengin bir kentti. Ayrıca doğu ve güneyden gelen yolları da birleştirmiştir. Özellikle batı Anadolu’yu iç Anadolu’ya bağlayan yolun buradan geçmesi kentin önemini bir kat daha artırmıştır. Hieropolis doğal su kaynakları tedavi merkezleri ve Apollon Tapınağı da kentin önem kazanmasında diğer etkenlerdir.1

İ.S. 1. yüzyılda Laodikya, Frigia taşı denilen bir taştan elde edilen göz damlası ile de tanınmıştır. Göz damlasının Galen tarafından bulunduğu söylenen bu ilaçtan ötürü kentte bu güne kadar yapılan çalışmalarda bu hastaneyle ilgili bir kalıntıya rastlanmamıştır.2 Bu nedenle İsa Mesih, bu kiliseye hitap ederken “Görmek için gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum” dedi.3

Laodikya’da önemli sayıda bir Yahudi topluluğu vardı. Bununla beraber kentin politik ağırlıklı merkezlerden uzak oluşu, farklı dinsel inançlar ve kozmopolit yapısı, Hristiyanlar’ın burada ağırlık kazanmasına neden olmuştur. Bu kentte kilisenin kurulması Elçi Pavlus’un Efes’te 2 yıl her gün Tiranus okulunun toplantı salonunda tartışmalar yaptığı sırada orada bulunan bazı kişilerin İncil’i duymasıyla olabileceği düşünülür. Luka, Elçilerin İşleri’nde şöyle yazar:

Bunun üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranus’un dershanesinde her gün tartışmalarını sürdürdü. Bu durum iki yıl sürdü. Sonunda Yahudi olsun Grek olsun, Asya İli’nde yaşayan herkes Rab’bin sözünü işitti.” 4

Bu kentte kurulan kiliseye Elçi Pavlus’un şu anda elimizde olmayan bir mektup yazıp gönderdiğini Koleseliler’e yazdığı mektuptan anlıyoruz. Laodikya’ya komşu kent olan Kolose Kenti’nde kurulan kiliseye Pavlus şunları yazdı:

Sizden biri ve Mesih İsa’nın kulu olan Epafras size selam eder. Tanrı’nın her isteğinden emin, yetkin kişiler olarak ayakta kalasınız diye sizin için her zaman duayla mücadele ediyor. Gerek sizin gerekse Laodikya ve Hierapolis’tekiler için çok emek verdiğine tanıklık ederim. Sevgili hekim Luka’yla Dimas da size selam ederler. Laodikya’daki kardeşlere, Nimfa’ya ve evindeki topluluğa selam edin. Bu mektup aranızda okunduktan sonra Laodikya kilisesine de okutun. Siz de Laodikya’dan gelecek mektubu okuyun.5

Ne yazık ki, bu mektup kaybolmuştur. Elçi Pavlus’un Kolose’deki Mesih’e inananlara, “Müjdeyi bizim adımıza Mesih’in güvenilir hizmet­kârı olan sevgili emektaşımız Epafras’tan öğrendiniz” der.6 Epafras’ın Laodikya kilisesi için emek verdiğinin anlatılmasından, Epafras’ın İncil’i Laodikya’ya yayarak kilisenin kurulmasına yardımcı olduğu izlenimi doğmaktadır. Epafras Efes’te Tiranus salonunda Pavlus’tan duyduğu Müjde sayesinde iman etmiş olabilir.

Laodikya’daki kilise ılık olmakla suçlanır. Hierapolis suları sıcak, Ko­lose sularıysa soğuk akardı. Kilometrelerce uzaklıktaki sular Laodikya’ya borularla ulaşana dek ılıklaşırdı. Bu nedenle içilmesi zordu.7

Kilise kronolijsinde döneklik ve yozlaşma dönemini simgeleyen La­odikya kilisesine elçi Yuhanna tarafından gönderilen mektup çok önemlidir. Yuhanna Laodikya kilisesine şu uyarıyı veriyor:

“Laodikya’daki kilisenin meleğine yaz. Amin, sadık ve gerçek tanık, Tanrı yaratılışının kaynağı şöyle diyor: ‘Yaptıklarını biliyorum. Ne soğuksun, ne sıcak. Keşke ya soğuk ya sıcak olsaydın! Oysa ne sıcak ne soğuksun, ılıksın. Bu yüzden seni ağzımdan kusacağım. Zenginim, zenginleştim, hiçbir şeye gereksinmem yok diyorsun; ama zavallı, acınacak durumda, yoksul, kör ve çıplak olduğunu bilmiyorsun. Zengin olmak için benden ateşte arıtılmış altın, giyinip çıplaklığının ayıbını örtmek için beyaz giysiler, görmek için gözlerine sürmek üzere merhem satın almanı salık veriyorum. Ben sevdiklerimi azarlayıp terbiye ederim. Onun için gayrete gel, tövbe et. İşte kapıda durmuş, kapıyı çalıyorum. Biri sesimi işitir ve kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim; ben onunla, o da benimle, birlikte yemek yiyeceğiz. Ben nasıl galip gelerek Babam’la birlikte Babam’ın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim. Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.’” 8


  1. Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları, s.377-383
  2. Erdem Yücel; Anadolu’daki Yedi Kutsal Kilise ve Konu ile İlgili Müzelerimiz adlı bir çalışması.
  3. Kutsal Kitap, Vahiy 3:18
  4. Kutsal Kitap, Elçilerin İşleri 19:9-10
  5. Kutsal Kitap, Koloseliler 4:12-16
  6. Kutsal Kitap, Koloseliler 1:7
  7. Hanspeter Tiefenbach, Yedi Kiliseye Mektup, s.88-100
  8. Kutsal Kitap, Vahiy 3:14-22

Anadolu’da Hristiyanlık

Yazar bu kitabın bölümlerini kullanma izni verdi. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isterseniz, lütfen kopyanızı buradan satın alınız.