Bugün, Manisa İli’ne bağlı Gediz Ovası üzerinde kurulmuş olan Filadelfya, II. Attalos tarafından İ.Ö. 159-138 yılları arasında kurulmuş ve kısa zamanda gelişmiştir. Anadolu’nun önemli bir merkezi olan Filadelfya İ.S. 17 yılında büyük bir depremden etkilenmiş, İmparator Tiberius zamanında İ.S. 17-37’de yeniden kurulmuştur.1
William Barclay, Vahiy’le ilgili yazdığı yorum kitabında şöyle der: “Filadelfya Kenti’nin kuruluş amacı Helenizm kültür merkezi olarak çevredeki Misya, Lidya ve Frikya bölgelerini etkilemekti. Lidya halkı İ.Ö. 19 yılında Grekçe konuşmaya ve kendilerini Grek hissetmeye başladı. Filadelfya Kenti çevreye Grek dili ve edebiyatının barışçıl bir amaçla yayılmasının başlangıç noktası oldu.2 Helenizm döneminde önemini sürdüren Filadelfya, Hristiyanlığın Anadolu’ya yayılmasında önderlik etmiştir.3
Başlangıçta Bergama ile bağlantılı olarak Filadelfya bir Hristiyan kentiydi. Buradaki kilise Lidya Kenti’nin doğusunda yaşayan halk arasında İncil’i yaymaya başladı. Elçi Pavlus ve arkadaşları yaptıkları ikinci ve üçüncü müjdeleme gezisinde Filadelfya Kenti’nin kuzeyinde kalan bölgelere gitmiş, İncil’i müjdelemiş ve kiliseler kurmuştur. Büyük bir olasılıkla buralardan İsa Mesih’e iman edenler Filadelfya Kenti’ne uğramış, İncil’i müjdelemişlerdir.4
Elçi Yuhanna onlara ilettiği bildiride, “İşte, önüne açık bir kapı koydum”5 diyor. Belki bu “açık kapı” ifadesiyle, İncil’i müjdelemek için fırsatları kollayıp değerlendirmesini anımsatmak istemekteydi.
Filadelfya kilisesi İzmir kilisesi gibi hakkında kötü şeyler söylenmeyen ya da eleştirilmeyen kiliseydi. Hristiyanlık öncesi dinsel inançları Olimpos tanrılarına ve yerel tanrılara tapınmaktı. Bergamalılar, Zeus’a, imparator tanrılara, Trajan ya da şifa tanrısına taparlardı. Filadelfya üzüm bölgesi olduğu için, doğal olarak Şarap Tanrısı Dionisius’a da taparlardı.6
Elçi Yuhanna sadık ve övülen Filadelfya kilisesine şunları yazdı:
“Filadelfya’daki kilisenin meleğine yaz. Kutsal ve gerçek olan, Davut’un anahtarına sahip olan, açtığını kimsenin kapayamadığı, kapadığını kimsenin açamadığı kişi şöyle diyor: ‘Yaptıklarını biliyorum. İşte önüne kimsenin kapayamayacağı açık bir kapı koydum. Gücünün az olduğunu biliyorum; yine de sözüme uydun, adımı yadsımadın. Bak, Şeytan’ın havrasından olanları, Yahudi olmadıkları halde Yahudi olduklarını ileri süren yalancıları öyle edeceğim ki, gelip ayaklarına kapanacak, benim seni sevdiğimi anlayacaklar. Sözüme uyarak sabırla dayandın. Ben de yeryüzünde yaşayanları denemek için bütün dünyanın üzerine gelecek olan denenme saatinden seni esirgeyeceğim. Tez geliyorum. Tacını kimse elinden almasın diye sahip olduğuna sımsıkı sarıl. Galip geleni Tanrım’ın Tapınağı’nda sütun yapacağım. Böyle biri artık oradan hiç ayrılmayacak. Onun üzerine Tanrım’ın adını, Tanrım’a ait kentin -gökten Tanrım’ın yanından inen yeni Yeruşalim’in- adını ve benim yeni adımı yazacağım. Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin.’” 7
- Hanspeter Tiefenbach, Yedi Kiliseye Mektup, s.77-85
- William Barclay; The Revelation of John, 1. cilt, s.138
- Anna Edmonds; Biblical Sites in Turkey, s.138
- Aynı yapıt, s.140
- Kutsal Kitap, Vahiy 3:8
- Anna Edmonds; Biblical Sites in Turkey, s.120-150
- Kutsal Kitap, Vahiy 3:7-13