Resim: Samuele Errico Piccarini
Her ikisi de Tanrı’nın gözünde doğru kişilerdi, Rab’bin bütün buyruk ve kurallarına eksiksizce uyarlardı. —Luka 1:6
Zekeriya ve Elizabet’in tanıklığı, Tanrı’nın gerçek azizlerinin açık ve kesin bir resmi olarak öne çıkmaktadır. Yani, Zekeriya ve Elizabet Tanrı’ya inanıp doğru olanı yapmışlardı. Ayrıca Rab’bin buyruk ve kurallarına göre yaşıyorlardı. Tanrı’yla yaşamak onların gündelik hayatlarının bir parçasıydı. Son olarak onların bu buyruk ve kurallara eksiksizce uydukları söyleniyor.
Biz inanlıların da Tanrı’nın önünde aynı şekilde yaşamamız gerektir. Hatta bize bu şekilde yaşamamız buyrulmuştur.“Her şeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı’nın lekesiz çocukları olasınız” (Filipililer 2:15, 16).
Tanrı’nın buyruklarına eksiksiz uymak kusursuz olduğumuz ya da hatalar yapmadığımız anlamına gelmez. Ancak kusurlarımız olduğu ya da hata yaptığımızda, bunları düzeltmeye ve bunları telafi etmeye istekli olduğumuz anlamına gelir. Bu da bizi Tanrı’nın önünde buyruklarına eksiksiz uyarak yaşayan kişiler yapar.
Bizler de birer Zekeriya ya da Elizabet miyiz? Onların yaşamları bizi de, “yaşam sözüne sımsıkı sarılarak” Tanrı’nın ve dünyanın önünde sadık bir şekilde yaşamaya teşvik etmektedir.
Hata yapmak insanlara özgüdür, alnı açık olmak Tanrı yolunda olmaktır.