Resim: Sebastian Herrmann
Birbirinize yalan söylemeyin. Çünkü eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla birlikte üzerinizden çıkarıp attınız. —Koloseliler 3:9
Karşımdaki genç adamın yalan söylediğini biliyordum. Hatta söylediklerinin çoğu inanılmayacak geliyordu. Kendisi günahlı biri olduğu için yalan söylediğini kabul etmek benim için zor değildi.
Bir başka seferinde genç bir adam karşımda durup bana öyküsünü anlatıyordu. Ona inanmak istiyordum ama ruhumda bir kıpırtı hissettim. Genç bir kadın bize kendi öyküsünü anlatmıştı ama nedense sözlerinin doğruluğundan emin değildik. Bir başka seferinde orta yaşlı bir adam bize kendi öyküsünü anlattı. Ona inanmak istiyordum ama söyledikleri kulağıma doğru gibi gelmiyordu. Bunların hepsi değişik zamanlarda gerçekleşmişti ve bu kişilerin hepsi Hristiyan olduklarını söyleyen kişilerdi. Daha sonra hepsi de yalan söylediklerini itiraf etmişlerdi.
İnsanların bazen her türlü şeyi söyleyebileceklerini öğrendim. Yalan söylemek Aden Bahçesi’nde başlamıştı (Yaratılış 3:4) ve son durağı Ateş Gölü’dür (Vahiy 21:8’i okuyun). Beyaz yalan diye bir şey yoktur. İnsanların yalan söylemesinin nedeni nedir? İçlerinde Tanrı korkusu olmamasıdır. Bazen Tanrı’nın bilmediğini düşünürüz. Tanrı’nın içimizde yaşadığını ama karanlıkta bazı şeyler yapabileceğimizi ve Tanrı’nın bunu öğrenmeyeceği gibi bir şey düşünebilir miyiz? İnanlıların bile yalan söyleme potansiyeli vardır ama yalan söylememiz gerekmemesi için Kutsal Ruh aracılığıyla güce sahibiz.
Evet, “İnsanın… imanını ağzıyla açıklayarak kurtulduğu” (Romalılar 10:10) doğrudur, ama yüreğin dahil olmadığı açıklama, ağzın kıpırdamasından başka bir şey değildir. Esas önemli olan nasıl yaşadığımızdır. Meyvelerimizle tanınacağız (Matta 7:20) ve yaptıklarımıza göre yargılanacağız (Vahiy 20:11–15).
Yalanlar her zaman ortaya çıkar ve sonradan sorun olurlar.