Yazar: Yılmaz Efendioğlu / Resim: James Douglas
Tanrı’nın var olmadığı hiçbir an olmadı ve varlığını durduracağı bir zaman da olmayacak. O, yüce isme sahip olan, Yahve, bize şöyle diyor; Ben Ben’im, Ben var olmuş ve var olacak Olanım. Asla değişmez ve Bir olandır. Aynı zamanda, sonsuzluklar boyunca Üçlü Birlik olarak varlığını sürdürmektedir. O üçte bir olan Tanrı; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tur. O’nun bu varlığı; peygamberleri, Ruhu, Kutsal Yazıları (Tevrat, Zebur, İncil) ve İsa Mesih aracılığı ile gözler önüne seriliyor. Bu bir insan veya insanlar tarafından ortaya çıkmadı, herhangi bir insan Tanrı’nın varlığını kesin ve tam olarak anlayamaz çünkü insan sınırlı fakat Tanrı sınırsızdır. O’nun varlığını ve birtakım özelliklerini anlayabiliyoruz fakat tam olarak asla anlayamayacağız. Aslında bu olgu Oğul’un da neden Tanrı olduğunu açıklıyor. Biz Tanrı hakkında daha çok bilelim ve anlayabilelim diye İsa Mesih bu dünyaya geldi. Bu sebeple eğer İsa Mesih’e bakar ve O’nun kim olduğunu anlarsak, genel olarak Üçlü Birlik ilişkisini yani Baba olan, Oğul olan ve Kutsal Ruh olan Tanrı’yı daha iyi anlayabiliriz.
Üçlü Birlik’i anlamaya çalışırken benzetmeler kullanmak bazen sıkıntılı olabilir ama Kutsal Kitap bu kavramı daha iyi sezmemiz için iki örnek veriyor: Söz (Yuhanna 1:1) ve Tanrı’nın yüceliğinin yansıması (İbraniler 1:3). Öncelikle Yuhanna’nın örneğine bir göz atalım. Yuhanna 1:1’de Söz denildiği zaman, Yuhanna Yaratılış 1:1’de yer alan Tanrı’nın Sözü ile yarattığını bizlere hatırlatıyor. Bu durumda, Söz’ün Tanrı ile beraber olan ama Tanrı’dan da ayrı olan halini görebiliriz. Aynı esnada, Yuhanna 1:1 açıkça 14. ayete kadar bu Söz’ün Tanrı olduğunu da belirtiyor. Yuhanna Söz’ün beden hali almasından ve insanlar arasında yaşamasından bahsediyor. Burada belirtilen şüphesiz olarak İsa’dır. Aslında Yuhanna 8:58’de İsa’nın da Tanrı olduğu iddiasını görebiliyoruz. Dediği gibi; “İbrahim’den önce Ben vardım.” Tanrı’nın resmi ismi olan Yahve anlamına eşit bir ifade kullanarak. Yahudi önderler bunu anladı ve O’nu taşlamak için hazırlandılar. Başka bir seferde, İsa “Ben ve Baba biriz” (Yuhanna 10:30) dedi. Daha önce de belirtildiği gibi, Kutsal Kitap her zaman Tanrı’nın Bir olduğunu söyler (Yasa’nın Tekrarı 6:4). O halde bu iddiaları nasıl bağdaştırabiliriz?
Öncelikle Söz kelimesini düşünerek başlayalım. Birine “söz verdiğiniz zaman” aslında bu söz sizden ayrı olur fakat bir bakıma da tamamen sizinle ilgilidir. Başka bir değişle, eğer güvenilir bir insansanız, sözünüz de aynı biçimde güvenilir olacaktır. Yani şöyle diyebiliriz. Bir insanın sözü o kişiden ayrıdır ama aynı zamanda o kişiden de ayrılamaz. Aynı şekilde, İsa da Tanrı’nın Sözü’dür. Eğer O’na güvenirsek, Tanrı’ya da güvenmiş oluruz.
Şimdi başka bir yolla İsa’nın Tanrı yüceliğinin yansıması olarak tasvir edilen İbraniler 1:3’ü düşünelim. Bu benzetmede, Baba’yı ışık saçan ve yansıma oluşturan bir güneş olarak düşünebiliriz. İnsan bakış açısına göre, güneşi gözlemlediğimiz zaman tıpkı ağaçlara, insanlara hatta aya baktığımız gibi bir yansıma görmüyoruz. Doğrudan Güneşi görüyoruz. Ancak, algıladığımız şey güneş değil, ama güneşten gelen ışık ve bu ışığın mükemmel bir biçimde güneşi temsil etmesi. Yani İsa ile olduğu gibi. O Baba’nın yansıması, O’nu gördüğümüzde, Baba’yı da görüyoruz.
Bu benzetmeler Baba Tanrı ve Oğul Tanrı ile arasındaki ilişkiyi anlamamıza yardım etmektedir. Onlar’ın her ikisi de Tanrı’dır fakat aynı kişilikte değildir. -varlıkta bir olan- kişilik olma durumunda ayrı olan. Bu ilişkiyi anladığımız zaman, Kutsal Ruh’u ve Baba, Oğul ile nasıl sonsuzluk içinde var olduğunu düşünebiliriz. Böylece, Üçlü Birlik’in nasıl mümkün olduğunu ve neden 3 farklı tanrıdan değil de 3 farklı kişilikten meydana geldiğini görmeye başlayabiliriz. Tanrı gerçekten kendisinin Kutsal Kitap aracılığı ile Baba, Oğul ve Kutsal Ruh olduğunu gerçekçi bir şekilde gözler önüne sermiştir.