Resim: Anna Samoylova
Kapılarına şükranla, avlularına övgüyle girin! Şükredin O’na, adına övgüler sunun! —Mezmur 100:4
Kısa bir süre önce Hristiyan okulumuzda bir hafta boyunca yardımcı öğretmenlik yapmam istendi. Buradayken beni etkileyen bir olay gerçekleşti. Pazartesi günü öğrencilerime Perşembe ya da Cuma günü farklı bir şey yapacağımızı söyledim. Perşembe günü öğleden sonra, oyunlar oynayıp bir şeyler yememize karar verdim. Hepimiz güzel bir zaman geçirdik. Eve gitme zamanı gelmeden hemen önce, öğrencilerden biri yanıma gelip, “Çok güzel zaman geçirdik, teşekkürler” dedi. Öğrencilerin geri kalanının da bu zamandan zevk aldığını biliyordum ama kimse bir şey dememişti.
Birisi benim için özel bir şey yapmak için özel bir çaba harcadığında ben nasıl bir karşılık veriyorum? Yaptığı şeye zaten yapması gereken kesin bir şey gözüyle mi bakıyorum yoksa “Teşekkür ederim” diyerek minnettarlığımı dile getiriyor muyum?
Kurtuluş planı, Tanrı’nın Sözü, Ruhu, yiyecek, barınak ve giysilerimiz…için Tanrı’ya şükürler olsun. Liste devam edip gider.
Bugün ister çocuklarımız, ister eşimiz, ister anne babamız, ister iş arkadaşlarımız olsun, etrafımızdakilere “Teşekkür ederim” demek için fazladan bir çaba sarf edelim. Böyle yaptığımızdan ötürü minnettar olacaklardır!
Minnettarlık bir tutumdur.