Resim: Ben White

Her Şeye Egemen RAB kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.
—Yeşaya 6:3

2.Tarihler 26’daki bildik anlatım, Kral Uzziya’nın tapınaktaki yanlış davranışı ve bunun sonucu olarak cüzam olması, Tanrı halkının O’nun kutsallığına büyük saygı göstermesi gerektiğini hatırlatır.

Metnimizin açılış ayetinden, genç peygamber Yeşaya’nın Tanrı’nın Kral Uzziya’dan intikam almasından çok etkilenmiş olduğunu görmekteyiz. Bundan kısa bir süre sonra Tanrı, mutlak kutsallığını Yeşaya’ya olağanüstü bir görümle sağlamlaştırdı. Yeşaya’nın görüme verdiği kanıt, Tanrı’ya ve O’nun kutsallığına nasıl bir yanıt vermemiz gerektiği konusunda bize önemli dersler verebilir.

İlk olarak, Yeşaya’nın Tanrı’nın kutsallığını gördükten sonra kendisine farklı gözlerle baktığını gözlemlemekteyiz. Bir peygamber olarak başkalarına başlarına kötü şeyler geleceğini bildirmeye alışıktı. (Bundan önceki bölümde bildirdiği “vay haline”lere bakın.) Ama şimdi kendisi için “vay halime” demektedir!

Gözleri Kralı görmüştür ve kişisel kutsallık hissi tamamen yıkılmıştır. İkinci olarak etrafındaki insanların günahlılığını görmüştür. Tanrı’nın kutsallığıyla kıyaslandığında, arkadaşları ve komşuları artık, “dudakları kirli bir halk”tı.

Üçüncü olarak, Tanrı’nın kutsallığını görmesi, onun içinde Tanrı Sözü’nü başkalarına bildirmek için bir gayret oluşturmuştu. Yeşaya bu ihtiyacı gördükten sonra hemen, “Ben; beni gönder” diye yanıt vermişti.

Kendimizi dürüstçe değerlendirelim. Ben Tanrı’nın kutsallığını şahsen edindim ve korudum mu? Bunu yaptıkça, Yeşaya gibi, temel günahlılık ve değersizliğimizi keskin bir şekilde hissedecek ve toplumumuzun günahlılığından ötürü üzerimizde büyük bir yük hissedecek ve Müjde’yi onlara taşıma arzusuna sahip olacağız.

Tanrı’nın kutsallığını kabul etmekle, onu uygulamak farklı şeylerdir.