Ölümsüzlüğün tek sahibi, yaklaşılmaz ışıkta yaşayan, hiçbir insanın görmediği ve göremeyeceği Tanrı, Mesih’i belirlenen zamanda ortaya çıkaracaktır. Onur ve kudret sonsuza dek O’nun olsun! Amin. —1.Timoteos 6:16

Yeryüzünde büyük bir olasılıkla evrenin nasıl oluştuğunu merak etmemiş kimse yoktur. İnsanlar nereden gelmişlerdir? Tanrı var mıdır, varsa nasıl biridir? Kendimize ve etrafımızdaki dünyaya baktığımızda, “Bütün bunlar nasıl oluşmuşlar?” diye düşünürüz. Gördüğümüz bütün bu şeylerin insanlar tarafından yapılmamış olduğu kesindir. O zaman bunları kim yapmıştır?

Kışın karda ayak izleri gördüğümüzde, “Buradan birisi geçmiş” deriz. Oradan geçenin kim olduğunu görmemiş olsak bile, ayak izlerinden onun bir insan, hayvan, çocuk ya da büyük olduğunu anlayabiliriz. Buna benzer bir şekilde de etrafımızdaki her şeyde büyük ve bilge Tanrı’nın “ayak izlerini” görebiliriz.

Tanrı’yı hiç kimse görmemiştir. Tanrı insanlar tarafından görülemez. Bizim gibi bir bedene sahip değildir ve insanların erişemediği bir dünyada yaşar. Tanrı’yı çizmek ya da onu sözcüklerle tanımlamak imkânsızdır çünkü kimse O’nun yüceliğini, her şeyi bilişini ve güzelliğini tanımlanabilecek yüksek ve harika sözleri bilmez. Böyle olduğu halde, Tanrı insanların Kendisi hakkında birçok şey öğrenmelerini ve Kendisiyle paydaşlıkta bulunmalarını mümkün kılmıştır.

İnsanın Tanrı’nın kim olduğunu öğrenmek için bir yere gitmesi gerekmez. Sadece kendinize ve etrafınızdaki dünyaya bakmanız yeterlidir. Durup insanın ne kadar harika bir şekilde yaratıldığını düşündüğümüzde hayretler içinde kalırız. Kuşlar sabahları ne kadar da güzel şakırlar! Güneş nasıl da görkemli bir şekilde yükselir! Gündüz ve gece, yaz ve kış ne kadar bilgece yaratılmışlardır! Her şey ne kadar da uyumludur! Tanrı’nın bilgeliği ve büyüklüğü her şeyde, kesinlikle her şeyde görülmektedir.

Bu büyük ve güçlü Tanrı kimdir?