Resim: Yaoqi LAI
Işıkta olduğunu söyleyip de kardeşinden nefret eden hâlâ karanlıktadır. —1.Yuhanna 2:9
Acılık (ya da kin) günahı bazen ufaktan başlar. Başlangıçta günah bile değilmiş ve itiraf edilmesi gerekmiyormuş gibi görünebilir. Ama görmezden gelinecek bir günah yoktur. Bir kardeşe söylediğiniz ya da yaptığınız bir şeyden ötürü Kutsal Ruh sizi yargılıyorsa kesinlikle durumu düzeltmeniz gerekir. Bunu yapmazsanız, yaptığınız şey, kardeşinize karşı işlenen bir suç olabilir. Ancak itirafınız gücenen tarafa gerçek bir teşvik olabilir (bizler kardeşlerimizin bekçileriyiz).
Acılık kanser gibidir. Kanser de küçükten başlar ve hemen tedavisine başlanmazsa çok geçmeden diğer organlara yayılır. Zamanla fiziksel ölüme götürür. Acılık da ruhsal ölüme götürecektir.
Aklıma annemin bana anlattığı bir hikâye geliyor. Bir adam kendisine kötülük yapan bir kardeşe karşı o kadar acılıkla dolmuştu ki ölüm döşeğinde bile onu bağışlamayı reddetmişti. Ne kadar üzücü bir durum.
Rab’bin Duası’nda, “Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla” diye dua ederiz (Matta 6:12). Tanrı burada bize bağışlanabilmemiz için bizim de başkalarını bağışlamaya razı olmamız gerektiğini söylemektedir.
Küçük bir ateşi söndürmek kolaydır ama eğer küçükken onu söndürmez ya da üzerine körükle giderseniz çok geçmeden başa çıkılmaz bir yangına dönüşecektir.
Güncel olarak itiraf edilen günahlarımızın bağışlanmasının getirdiği esenlik ve sevinç, bunun bize mal olacağı her şeye, itibarımıza ya da gururumuza kat kat değer. İnanlı kalabilmemizin tek yolu günahlarımızın Mesih’in kanının altında olmasıdır. “Beni güçlendirenin aracılığıyla her şeyi yapabilirim” (Filipililer 4:13).
Tanrı’yı sevip de kardeşinizden nefret edemezsiniz.