Bana gelin, … ben size rahat veririm.
Ağır iş, ter, yorgunluk, yorgun kaslar ve ağrıyan kemikler, insanın Aden Bahçesi’ndeki isyanının sonuçlarından bazılarıdır. Aklımız ve kuvvetimizi harcayarak geçirdiğimiz yorucu bir günden sonra evimiz, ailemiz ve dinlenmek bize çok tatlı gelir. Yeniden çalışmak ancak dinlendikten sonra mümkün olur. İşi yaparken dinlenmeyi göz önünde bulundururuz. Çalışabilmek için dinleniriz ama dinlenirken çalışmayı değil, işi yaparken dinlenmeyi göz önünde bulundururuz.
Kutsal Yazılar, “Bu nedenle o huzur diyarına girmeye gayret edelim” der. Kutsal Kitap okumamızın üçüncü ayetinde Tanrı’nın sunduğu huzura herkesin giremeyeceğini görüyoruz. Cennet, sadece Tanrı’nın bağında sadık bir şekilde çalışanlar için huzur diyarı olacaktır. İsa’nın Kendisini sevip itaat edenlere hazırlamak üzere gitmiş olduğu o evleri büyük bir özlemle bekleriz.
İsa, “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm” der. Rahat ve huzur, İsa’ya yaklaşanların imtiyazlı hakkıdır. Bizler bu dünyada ister Rab’bin işinde, ister marangozluk yaparak çalışıp çabalarken bize verilir. Rahatımız, huzurumuz İsa’dır. O günahkârları ya da kutsalları Kendisine yaklaşıp ruhlarında huzur bulmaya çağırır.
Çalışmayan, boş adam dinlenmenin tadını çıkartmanın nasıl bir şey olduğunu bilmez.