İsa Yeruşalim’e girdiği zaman bütün kent, “Bu kimdir?” diyerek çalkandı.
İsa, Yeruşalim’e bir eşeğin sırtında girdiğinde önünden büyük bir kalabalık koşuyordu. Havada bir heyecan vardı. Bütün şehir etkilenmişti. “Bu adam kimdir?” sorusu şaşkınlık ve tartışmalara yol açmıştı.
İsa bazıları için fakir bir marangozun oğluydu. Diğerleri için ilginç ve karizmatik bir öğretmendi. Birkaç kişi için, bir köylü kızının evlilik dışı çocuğuydu. Başkaları içinse konum ve otoritelerine bir tehdit oluşturan biriydi. O’nu sadece birkaç kişi sevip izliyordu. Ama görmezden gelemeyecekleri biri haline gelmişti.
Aradan iki bin yıl geçti. İsa bugün de görmezden gelinemeyecek biridir. Doğumu, yaşamı, ölümü ve dirilişiyle ilgili birçok peygamberlik en küçük ayrıntısına kadar yerine gelmiştir. Dünyaya ikinci gelişiyle ilgili olayları konu alan peygamberlikler yerine gelmektedir. Dünyayı kimse bu Adam
kadar etkileyememiştir. Tarihin akışını kimse bu “Marangozun Oğlu” gibi etkilememiştir.
İsa merkez bölgelerden uzak bir köyde, seçkin bir halkın bir parçası, bir Yahudi olarak doğmuştur. Buna karşın bu Kişi’nin yaşamı, okyanusların ötesindeki halkları, ulusları ve ırk engellerini aşarak bunu yapmasına izin verenlerin yaşamlarını değiştirmiştir.
İsa sizin için kimdir? Tanrı Oğlu mu? Kurtarıcı ve Rab mi? Bugün O’nu öyle olarak kabul edin!
Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur.
Bu göğün altında insanlara bağışlanmış,
bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.
