Resim: Hunter Johnson
Sevgiyle gerçeğe uyun. —Efesliler 4:15
Bir kadın bir ayakkabı dükkânında oturmuş yeni ayakkabılar deniyordu. Onu seyreden satış elemanı, “Bayan, ayaklarınız bu ayakkabı için fazla büyük” dedi. Müşteri kızıp çıktı ve sokağın karşı tarafındaki başka bir dükkâna gitti. Orada oturup başka bir ayakkabı denedi ama yine aynı sorunla karşılaştı. Onu seyreden ikinci satış elemanı, “Bayan, bu ayakkabılar sizin ayağınız için fazla küçük” dedi. Kadın mutlu bir şekilde başka bir ayakkabı denedi ve satıcı satışını yaptı.
Gerçeği söylemek, Hristiyan nezaketinden vazgeçmek demek değildir. Düşüncesiz ve patavatsız yaklaşımlarımızı, “Gerçeği savunmalıyım” ya da “Ne düşünürlerse düşünsünler, gerçek bu” şeklinde açıklamalarla mazur göstermeye mi çalışıyoruz?
Kilisedeki insanlarla ilişkilerimizde ya da Hristiyan olmayan komşularımızla konuşurken gerçek tabii ki söylenmelidir ancak nezaket ve sevgiyle iyice süslenmelidir. Gerçek olmadan sevgi yanıltıcıdır ama sevgi olmadan da gerçek acımasız ve nahoştur. Kimseyle tartışıp münakaşa ederek onun Tanrı’nın egemenliğine girmesini sağlayamayız. Gerçeği söylemek nezaketi elden bırakmak demek değildir.
“Özür dilerim, bayan, bu ayakkabılar sizin ayağınız için fazlasıyla küçük.”
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.