İ.S. 1054-1305 arasında yeni bir döneme tanık oluyoruz: Haçlılar dönemi. Tüm Avrupa’yı kapsayan kutsal savaşlar boyunca, papalar güçlerini kralları devirmek, yeni savaşlar başlatmak, ya da nüfuzlarını daha geniş alanlara yaymak için kullandılar. Papa’nın Tanrı’dan aldığı evrensel bir gücü olduğuna ve hiç hata yapmadığına inanılıyordu.            Din önderleri eğitimsiz Hıristiyanlar arasında fanatizmi kışkırtması sonucunda Haçlı Seferleri başladı. Roma Yakın doğu’da egemenliğini kurma peşinde olunca, ekonomi yegane itici güç haline geldi.

Haçlılar ekonomik fırsatlar, kültürel değişimler yarattı ve Papanın gücünü artırdı. Bütün bunlar Doğu ile Batı kilisesi arasındaki bölünmeyi derinleştirdi. Bu dönemde fanatizmin alabildiğine teşvik edilmesi nedeniyle cahil Hıristiyanlar azizlere, kutsal saydıkları mekanlara ve nesnelere tapmaya başladılar;bu davranışlar düpedüz putperestlik olarak görülüyordu. Hatta Katolik Kilisesi insanları kendi öğretilerine bağlı kalmaya zorluyordu. İman etmeyenleri işkence ve ölümle ortadan kaldırmak haklı görülüyordu. Bunlar, dinin gerçek hayattan koparılıp siyasete alet edilmesiyle neler olabileceğini göstermeye yetiyor.